Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün 30 Ağustos Zafer Bayramı ile ilgili mesajında çok önemli noktalar olmakla beraber, AB konusundaki düşüncelerine katılmak mümkün değildir. Özkök, “Anayasanın değiştirilemez niteliklerinde oluşacak en küçük bir aşınma, meyvenin içini çürütür. Bunu da durdurmak zordur” bu konuda yüzde yüz haklıdır. “Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlikelerden biri de, içeride ve dışarıdan maksatlı olarak yapılan menfi psikolojik harekat uygulamalarının toplumu yozlaştırıcı, ayrıştırıcı ve umutsuzlaştırıcı sonuçları. Benzer uygulamalar 83 yıl öncedeki kadro, ülkü birliğini sağlayıp, farklılıkları bir yana koyarak, mükemmel bir ekip çalışması sergileyerek ve doğru hedefe kilitlenerek bu psikolojik saldırıları tümüyle etkisiz kıldı. O kadro o günlerde karşılaşılan sorunlar için soğukkanlı, akılcı ve her ihtimal inceden inceye düşünerek çözümler üretmişti ve o günkü kısıtlı haberleşme ortamına rağmen sürekli bilgilendirerek çözümler halkla birlikte uygulandı.” diyen Özkök Paşa, Atatürk’ün şu sözlerini de hatırlattı: “Bir millet ki siyasi-sosyal terbiyesinde, vatan sevgisinde noksan vardır, öyle bir millet egemenliğini lüzumu derecede kuvvetle elinde tutamaz.” Evet bu sözler de yüzde yüz haklı ve doğru bir tespit. Bugün Türk milletine bu psikolojik harekatı uygulayanlar Avrupa Birliği ve destekçileri değil midir?
Bu konuşmanın devamında da “Artık kendimizi olduğumuzdan aşağıda görme alışkanlığımızı terk etmeliyiz. Bu bağlamda, ulusu sürekli dinamik tutan, geri kalmışlıktan kurtaran ve bölgesinde çok farklı bir konuma taşıyan itici güç, büyük Atatürkçe ulusa verilen ‘Çağdaş Medeniyetler Seviyesine Ulaşma’ vizyonudur. Bu vizyon sayesinde Türk ulusu, karanlık cereyanların etkisinden sıyrılarak bugünlere ulaşabildi. AB’ye üyelik hedefimiz bu vizyonun aşamasıdır. AB üyeliği, Ulu Önder Atatürk’ün bizlere verdiği ‘Türkiye’yi çağdaş uygarlığın ilerisine taşıma hedefi için önemli bir araç.” İşte benim takıldığım nokta, “AB’ye üyelik hedefinin bu vizyonun bir parçası olduğunu belirten sözler. İşte sayın Özkök şimdi olmadı. Atatürk, Türk milletini daima dünya milletlerinin üzerinde hamleler yapmaya teşvik etmiş, bunu da her fırsatta sözleriyle belirtmiştir. Atatürk başka milletleri taklit edelim, onların seviyesine çıkalım demiyor. Onların üzerine çıkalım diyor. Yukarıda da sayın Özkök’ün konuşmasında belirttiği gibi, Atatürk, Türk insanına yüksek ülküleri hedef gösteriyor ve o doğru hedefe milletini ve aydınlarını kilitlemeyi biliyordu. Şimdi sizin hedefiniz Avrupa Birliği’ne girmek olursa, bu bir doğru hedef midir? Önce onun tartışması gündeme gelir. Bize göre her türlü tavizin verilerek Türkiye’yi bölmek, parçalamak isteyen ve bu tavizlere rağmen hiçbir zaman bizleri içine almayacak olan bir topluğun önünde Türk milletini onurunun zedelenmesine razı olmak nasıl olur da Türk milletinin hedefi olabilir. Atatürk, hiçbir yabancı devletin direktiflerini kabul etmemiş, “Bir Türk dünyaya bedeldir” diyerek ölçüsünü koymuştur. Atatürk, Türk hukukunu başka hukukların boyunduruğu altına sokmamış, “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” demiş, şimdi bizim meclisimizin yaptığı gibi Türk hukukunun üzerine Avrupa Birliği hukukunu kabul etmemiştir. Atatürk Türk devletinin üniter yapısını hiçbir zaman tartıştırmamış, Cumhuriyetin adını onun için “Türkiye Cumhuriyeti” koymuştur. Atatürk’ün Avrupa ülkeleriyle ilgili görüşleri de gizli saklı değildir ve ortadadır. Ayrıca, sayın Özkök’e sormak isterim: Avrupa Birliği dışındaki ülkeler, çağdaş değil midir, uygar değil midir? Bu ülkeler Avrupa Birliği’ni mi örnek almışlardır? Atatürk 6 mart 1922 tarihinde TBMM’de yaptığı konuşmada;
“Efendiler! Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanmıştır. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklâl vardır ki, ecnebilerin nasihatleri ile ecnebilerin plânları ile yükselebilsin. Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.”
Evet, Atatürk ne diyor, devletimizi yönetenler ne diyor. Bir de millet ne diyor. Tekrar buradan soruyorum, hangi Avrupa ülkesinde 30 bin kişinin katili yakalanıp da hayatta tutulur. Cezaevinden örgütüne direktifler verebilir. Örneği var mıdır? Size buradan soruyorum, Atatürk hayatta olsaydı Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde başka bir bayrak açmaya kalkma cüretini kimse gösterebilir miydi? Size soruyorum Atatürk hayatta olsaydı, Türk askerinin başına çuval geçirilebilir miydi? Size soruyorum, Rauf Denktaş gibi kahraman lidere, sen git “Kıbrıs’ta konuş” denilebilir miydi. Atatürk hayatta olsaydı, Ermeni soykırımı olduğunu iddia edenler, Türkiye’de toplantı düzenleyebilirler miydi? Yine size soruyorum, Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı bu toplantının yapılmasına ön ayak olabilir miydi? Daha soracağım o kadar çok soru var ki, ama yerimiz dar. Siz de bu olanları görüyorsunuz. Sahi Atatürk hayatta olsaydı, bu yaşananlar olur muydu... Ben hiçbir şey söylemiyorum. Bu sorunun cevabını yüce Türk milleti zaten biliyor. O zaman Atatürk’ün görüşleri ortadayken kimse Atatürk adına konuşmasın...
|