Pusula

 

Bayram Akcan  

Kolay Hem de Çok Kolay


Şöhret olmanın, adam olmaktan daha mühim sayıldığı şu devirde, Türkiye’de şöhret olmak çok kolaydır, hem de çok kolay. Meselâ ünlü bir şarkıcı mı olmak istiyorsunuz? Bunun için çok güzel bir sese ihtiyacınız yoktur. Öncelikle güzel bir fiziğe sahip olmalısınız. Sonra ne kadar mahrem, iç gıdıklayıcı kelime varsa bulur şarkı sözü diye söylersiniz. Söylediğiniz şarkıya bir de moda deyimle cesur görüntülerle dolu bir de klip yaptınız mı, şöhretin basamaklarını hızlı adımlarla çıkmaya başladınız demektir.

Şöhret olmanız yeterli değildir, bir de şöhretinizi devam ettirebilmelisiniz. Bu da çok kolaydır. Önce “evlilik aşkı öldürüyor” diye saçma bir laf eder ve her hafta başka biriyle fingirdeşirseniz tele-voleler sürekli sizden bahseder. Meraklanmayın, kimse şarkıcının özel hayatı, milletin karnını mı doyuruyor diye sormaz. Sonra vur patlasın, çal oynasın. Eğer sevgili bulamadıysanız dert etmeyin, arada bir kameralar karşına geçer, onun bunun dedikodusunu yapar, arada bir iftira atarsınız gene gündeme gelirsiniz. Şarkıcı olmak ile sanatçı olmak arasındaki farkı önemsemeyin, çünkü mühim olan şöhret olmak değil mi?
Eğer aydın olmak isterseniz -ki bu en kolayıdır- ne üstün bir bilgi birikimi gerekir ne de bir ciddiyet. Oradan, buradan apardığınız fikirlerle bir kitap yazarsanız, en azından kitapsızlıktan kurtulur, kitabınız olur. Konuşurken hemen “ben bir aydın olarak” diyerek başlarsanız, aydınlarımızın arasına ilk girişi yaptınız demektir. Tasalanmayın, kimse size aydın olmanın vasfı cehalet midir? diye sormaz. Kendinizi her konuda konuşma salahiyetinde görür, ezberlediğiniz sloganları arka arkaya sıralarsınız. Cümlelerinizin içine; şeriat, irtica, Atatürk, faşizm, Türkiye halkları, özgürlük gibi kelimeleri sıkıştırdınız mı oldunuz siz de bir aydın (!). Bu kadar kolay ve basittir işte. Millî ve dinî değerleri hafife alır, ne kadar bölücü varsa sahip çıkarsanız kıdem de alırsınız. Korkmayın, kimse dağda öldürülen teröristin hakkı var da, fidan gibi Mehmetçiğin hakkı yok mu diye yüzünüze haykırmaz.
Türkiye’de devlet adamı olmak isterseniz bu çok zordur, gelin siz en iyisi mi “siyasetçi” olun. Siyasetçi olmak biraz marifet ister ama kârlıdır hiç olmazsa. Su gibi girdiğiniz kabın şeklini alırsınız, dün başka bugün başka konuşursunuz. Birisi size fırıldak derse dün dündür, bugün bugündür dersiniz. Ama yetmez illa ki makam ve mevki sahibi olacağım derseniz o zaman rüzgâra bırakın kendinizi, rüzgâr ne yana eserse o yana savrulun. Muhalefetteyken ABD’ye kızar, hakaret edersiniz, iktidara gelirseniz ABD’den hiç dönmezsiniz. Yani dün sövdüklerinizi bugün övebilirsiniz çünkü ne de olsa siyaset erdem (!) işi. Mesele idare olunca bütün çözülmesi gereken ciddi meseleleri idare eder, geçersiniz. Devletin bütün imkânları sizin emrinizdedir. Her şeyinizi devlet karşılar fakat siz yetinmez aylığınıza zam üstüne zam istersiniz. Korkmayın kimse milletin yiyecek ekmek bulamadığını kulağınıza fısıldamaz. Bakan olursanız o da kolay. Her gittiğiniz yerde uyuklarsınız böylece günler gelip geçer... Arada bir vatandaşla horon teper böylece sempatik bir bakan olursunuz. Yok eğer zora talipseniz, ne olursanız olun kendi inancınızın adamı olun!...


www.ufukotesi.com - 08 / 2005  

bayramakcan@mynet.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.