Azerbaycan Haber

 

Orhan Hasanoğlu  

Korkunç göç


Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikten beri semalarını kara bulutlar boş bırakmadı. Daha ilk günlerde Rus ordusu tarafından 20 ocak katliamı gerçekleştirilirken aynı yıllardan başlayarak Ermeni tecavüzüne maruz kaldı. Yalnız olmayan Ermeniler yıllardır Avrupa ülkelerinde yaşamakta olan soydaşlarından ve Ruslardan aldıkları destekle Azerbaycan halkına korkunç felaketler yaşattılar. Hâlâ da yaşatmaya devam ediyorlar.

Ülkede Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra yaşanan bu kargaşa ve Cumhuriyetin ilanından sonra bağımsızlığına yeni kavuşmuş devlet, iktisadi çöküntüyle karşı karşıya kalmakla yanaşı (beraber) bir de savaş başlayınca tamamen kan kaybına uğradı.
Çeşitli sebeplerle ve en başta emperyalist güçlerin baskısıyla halkının azatlığına kavuşmasında öncü olan, tarihinde ilk defa Azerbaycan halkının hür iradesiyle cumhurbaşkanlığına getirilen merhum Ebulfez Elcibey hakimiyetten uzaklaştırıldı. Yeniden cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Haydar Aliyev ülkeyi toparlamaya çalışırken ateşkes sözleşmesi kabul edildi. Yalnız bir önemli noktayı belirtmek isteriz ki maalesef bu ateşkes tek taraflı kalmış bir durumdadır. Ateşkes ilan edilmesine bakmayarak (rağmen) Azerbaycan ordusunun bu tarihten beri yüzlerce askeri şehit edildi. Hâlen her gün daha çok Ağdam arazileri Ermenistan ordusu tarafindan ateşe maruz kalıyor. Eğer Azerbaycanda faaliyet gösteren siyasi partiler koltuk kavgasından vazgeçip vatan topraklarını düşman işgalinden kurtarmazlarsa bu böyle devam edecek ve ülkemiz daha çok toprağını kaybetmeye devam edecektir.
Tüm bunların ağırlığının toplamından ziyade işsizlik de ülkenin en az Karabağ sorunu kadar büyük ve önemlidir. Azerbaycan Cumhuriyetinin nüfusu resmi kayıtlarda 8 milyon 250 bin olarak belirtilmektedir. Yalnız bu rakam İstatistik Araştırmalar Enstütüsündeki kayıtlarda görülmekte ise de, ülkede korkunc bir nüfuz azalması mevcuttur. Bunu sadece Turkiye Cumhuriyetinde son yıllarda çoğalan Azerbaycanlıların sayısından görmek kabildir. Eminiz ki daha çok büyükşehirlerde yaşayanlar yolda, tirende, duraklarda, işyerlerinde, gezerken mutlaka bir Azerbaycanlıya rastlıyordur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi hudutlari içerisinde binden fazla Azerbaycanlı göçmen, ailesiyle birlikte yaşamaktadır. Buna şahit olmak isteyenler Zeytinburnu Öğretmenler parkı karşısındaki işçi durağında her gün iş bulabilmek için duran 200’e yakın Azerbaycanlı işçiyi görebilir. Bunların tamamı Nahçıvana kayıtlı vatandaşımızdır. Bir başka yer Halkalı Zeynebiye camisi karşısıdır. Buradaki işçi durağında bulunanların sayısı diğerinin iki mislidir. Aksaray, Laleli, Beyazıt ve Kumkapıda bulunanların sayısı ise binin üzerindedir. Bunların tamamını bölge bölge saydığımızda ailesini Azerbaycanda bırakarak bir parça ekmek parası için çoluk çocuğuna hasret kalanların sayısı 1993 yılından bu yana 1 milyonu aşmaktadır. Bu, Azerbaycan için korkunç bir rakamdır ve aynı zamanda Turkiyedeki işsizliğe de tesirini göstermektedir. Bununla beraber işsizlik ve bazı sebeplerden dolayı ülkeyi terkedenlerin büyük bir kısmı başta Rusya olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmaktadır. Bu parçalanan halkı kim bir araya toplayacak? Böyle bir parçalanmayla ülkemiz, zaptolunmuş topraklarını düşmandan nasıl geri alacak? Kendi hudutlarına düşman ayak basmasın diye nasıl müdafaa edecek? Tüm bu soruların cevabını bulabilmek için değil, halledebilmek için yapılabilecek en büyük iş dünyaya dağılmak zorunda bırakılmış bu halkın başında duranlar bir araya gelmeli ve halkı bir araya toplamak için fikirlerini, güçlerini birleştirmelidir. Rahmetli Ebulfez Elçibeyin “Vahit Azerbaycan” ideali vardı. Zaten hakimiyetten uzaklaştırılmasındaki başlıca sebeplerden biri buydu. O, yalnız bağımsızlığını kazanabilmiş Azerbaycanı değil, dünya coğrafyasına dağılan ve en mühimi bu gün İran İslam Cumhuriyeti tarafından yıllardır sömürge merkezine çevrilmiş olan 30 milyon Azerbaycan Türkünün yaşadığı Güney Azerbaycanı bile birleştirip “VAHIT” Azerbaycan kurmak istiyordu.
Oysa bu gün Azerbaycan halkı kendi ana baba yurtlarını terketmek zorunda bırakılmıştır. Bilerek, isteyerek böyle bir oyun bu köklü halkın başına getirilmektedir. Nüfusunun bir milyonu çadırlarda yaşarken, bir milyondan fazlası Türkiyede kardeş kapısında ekmek ararken, yine bir milyondan fazlası dünyanın çeşitli milletlerinin “uşağı” halinde bırakılırken bu millete, bu devlete kim sahip çıkacaktır? Ne olacak bu halkın talihi?
Şimdiye kadar Azerbaycan devlet adamları defalarca bu ülkelere sefer etmişlerdi. Yalnız bir tane milletvekilleri dahi bu sokaklarda kalmış öz insanlarıyla ilgilenmemiştir. Zamanlarını rahat otellerde halkın parasını harcayarak değerlendirmişlerdir. Milletvekillleri belki haklı olabilirler, çünkü onları bu millet, bu halk seçmemiştir. Talimatla seçilmişlerdi. Yalnız Azerbaycanı temsil eden bu devlet yetkilileri, en azından ekmeğini yiyip suyunu içtikleri bu vatanın hatırına onlar için bir şeyler yapabilirlerdi. Parlamento seçimlerine daha aylar varken şimdiden ülke ülke, sokak sokak dolaşmaya başlamışlar. Bu gün Bakü caddelerinde Avrupa ülkelerinde bile göremeyeceğimiz kadar kalabalık lüküs arabalar seyir halindeler. Bunların hepsi katiyetle söyleyebilirim ki, kendi devleti dışında yaşam savaşı vermekte olan halkıma aittir ve bu devlet dünyada ilk ve tek ülkedir ki işgal olunmuş arazilerinde terör örgütleri merkezleşmiştir…


www.ufukotesi.com - 07 / 2005  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.