SİZDEN GELENLER

 

Ayhan ÇİFTÇİ  

size önem veriyoruz


Değerli okuyucular, Türkçe’nin bayraklaşan şairinin de ifade ettiği gibi her şeysiz kalabiliriz fakat bayraksız kalmamız mümkün değildir. Bildiğiniz gibi halkımızın tepkisini ölçmek amaçlı, milli değerlerimize karşı saldırılar her geçen gün artarak devam ediyor. En son Mersin’de gerçekleşen rengini aziz şehitlerimizin kanından alan al yıldızlı bayrağımıza yapılan çirkin saldırıya halkımızın tepkisi ağır oldu.

Hazırlayan: Ayhan ÇİFTÇİ
Konaksız, saraysız;
Evsiz, yuvasız, köysüz
Kalabilirim…
Sevdiklerim gidebilir,
Sevenlerim ihanet edebilir…
Her şeysiz kalabilirim, her şeysiz olabilirim
Bayraksız olamam,
Bayraksız olamam!
Arif Nihat Asya
Değerli okuyucular, Türkçe’nin bayraklaşan şairinin de ifade ettiği gibi her şeysiz kalabiliriz fakat bayraksız kalmamız mümkün değildir. Bildiğiniz gibi halkımızın tepkisini ölçmek amaçlı, milli değerlerimize karşı saldırılar her geçen gün artarak devam ediyor. En son Mersin’de gerçekleşen rengini aziz şehitlerimizin kanından alan al yıldızlı bayrağımıza yapılan çirkin saldırıya halkımızın tepkisi ağır oldu. Tabii ki siz değerli okuyucularımızdan gelen bu memnun edici ve gerekli tepkilerinizi bizlere ilettiğiniz için en içten dileklerimle teşekkür ediyor ve genç bir okurumuzun yazmış olduğu e-postayı aynen sizlere iletiyorum.
* * *
“Gazetenizin bu ayki sayısını şimdi okudum ve şu an o kadar şeyden bahsetmek istiyorum ki, ne kadarını yazabilirim veya siz ne kadarına yer verirsiniz bilmiyorum ama ben aklıma gelen her şeyi yazmak istiyorum. Değerli kardeşlerim bizlere ne oldu, nedir bu sessizlik nedir bu tepkisizlik anlayamıyorum, aklım almıyor. Sanki yıllarca çarpışan ağabeylerim, babam yaşındaki insanlar yıllarca savaştıkları davayı unutmuşlar. Her şeyi bırakmışlar inzivaya çekilmişler. Diyarbakır’da teröristlerin mezarlıkları şehitliğe çevrildi sustuk, Irakta askerlerimizin kafasına çuval geçirildi ses seda yok, Kıbrıs’ı Rumlara verdik yine çıt yok Allah’tan onlar kabul etmediler, AB yolunda her şeyimizi satılığa çıkardık yine ses yok, Ege’de ve Akdeniz’de o kadar toprak satıldı sustuk (en sonunda ne olduysa yasa geri çekildi tabiî şimdiye kadar satılan topraklar geri alınmaması şartıyla), kadınlar günü bahanesiyle bölücüler sözde kendi bayraklarını açtılar, bebek katili Abdullah Öcalan lehine sloganlar attılar görmezden geldik. Daha bunun gibi onlarca girişim vardı. Peki neden tepki vermedik
illa bayrağımızın mı yakılması gerekiyordu? Toprak satışı durduruldu bu sefer de basına göz dikildi zaten milli anlamda gazete sayısı çok az, belki de artık hiç kalmayacak. Bilindiği gibi geçenlerde yürürlüğe giren yasa ile yabancılar, Türkiye’de gazete ve televizyon satın alabilecek. TMSF’nin elindekiler mi satılacak dersiniz yoksa yeni televizyon ve gazeteler mi kurulacak dersiniz? Hangisini derseniz deyin artık herkesin evinde bir televizyon olduğuna göre her eve bir mason veya ajan girmiş olacak. Yani propagandalarını rahatça yapabilecekler. Dahası üst düzey askeri yetkililer Kuzey Irak’la ilgili bir politikamız yok varsa bizim haberimiz yok diye açıklama yaptılar, buna dersiniz? Gülelim mi ağlayalım mı? Başbakan cevap veriyor bizim Kuzey Irakla ilgili politikamız var ve uyguluyoruz. Aynı günlerde Kuzey Irak’taki Türkmenlerden açıklama geliyor: ‘Türkiye bizi yalnız bıraktı bizler artık Türkiye’den hiçbir şey istemiyoruz. Başımızın çaresine bakacağız’ diyorlar.
Ufuk Ötesi gazetesi ailesine bu zorlu yolda başarılar diliyor ve gazetenizi hayranlıkla takip ettiğimi belirtmek istiyorum.”
Uğur SOFİ

Şimdi ise; 6 yıllık bir çalışmanın ürünü olduğu söylenen ve bir milletin var olma veya yok olma mücadelesi verdiği, bağımsızlık uğruna göz kırpmadan binlerce şehidin verildiği Çanakkale Savaşı’nı konu alan “Gelibolu” belgeseliyle ilgili düşüncelerini anlatan okurlarımızın anlattıklarını kısaca size aktarmak istiyorum.
“Çanakkale Savaşı bir destandır, bıyıkları terlememiş gençlerin ülküsü uğruna şahadet şerbetini içtikleri yerdir Çanakkale… Peki filmdeki Anzak acındırması nedir? Ta Avustralya’dan, Yeni Zelanda’dan benim topraklarıma geliş sebepleri nedir? Ya belgeselde yer alan yabancıların anılarında dediklerine mi üzülürsün yoksa yaşayan kahraman gazilerden birine bile yer verilmemesine mi? Sanırım ifade etmek istediklerimin hepsini, belgeselin sonunda anlatılan, düşmanın topunu tüfeğini alarak geri dönmesinden sonra bir yıl geçmişti ki, bir askerin bile burnu kanamadan İngiliz askerleri İstanbul’a girdi. Kendi destanımızı böyle anlattıktan sonra bırakalım sinemamız falan gelişmesin, yabancılar bile bize bu kadar zarar veremez.”
* * *
Değerli okuyucularımız; bu zorlu yayın hayatımızda bir yılı daha sizlerle birlikte geride bırakıyoruz. “Sizlere önem veriyoruz” sloganıyla sizler için, sizlere daha iyisini sunmak için açmış olduğumuz bu sayfaya görüş, öneri ve şikâyetlerinizi bekliyoruz.
ufuk@ufukotesi.com
ayhanciftci_37@hotmail.com


www.ufukotesi.com - 04 / 2005  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.