Kuşbakışı

 

Şahin Zenginal  

Yalanı satmak


Türbanlı öğrencilere af çıkarılıyor diye bir yaygara koparıldı. Af çıkarıldı, fakat Köşk’ten döndü. Ancak garip durum hâlâ sürüyor. İktidar kanadı, Anadolu’da, köylerde, kasabalarda, “Türbanlı bacılarımıza af çıkarıyoruz. Türbanlı kızlarımız artık okullarına devam edebilecekler” diye propaganda yaptı, yapmaya da devam ediyor. Yine aynı iktidar kanadı, etkili ve yetkili çevrelere, “Biz türbanlı öğrencilere af çıkarmıyoruz, herkese af çıkarıyoruz.

Vaktiyle palavrasıyla ünlü iki kişi söz düellosuna tutuşmuş. Biri işi iyice ilerletmiş, sürekli karşısındakini yalanlarıyla hırpalıyor. Diğeri de söz ustası ama karşısındakinin yalan dolanla sürekli kendisini hırpalamasını engelleyemiyor. Sonunda fırsatını bulup lâfını söylemiş; “Dur hele, bedava olan şeyi o kadar çok kullanma.”
İki komşu, yıllardır birbirleriyle çok iyi geçinmişler. Ama biri sürekli yalan söylüyor, diğeri de komşusunun bu huyundan bunalmış. Birgün dayanamayıp lâfı ağzına yapıştırmış; “Yalan para etseydi, sen köşeyi dönmüştün.”
İnsanımız yalan söyleyenlerden o kadar bunalmış ki, yalancıları sözleriyle, hareketleriyle yerin dibine sokmuş.
Maalesef bugün öyle bir noktaya geldik ki, neredeyse yalansız, riyasız hiçbir iş kalmadı. Yalan söylememek, doğruluk ve dürüstlük büyük bir meziyet oldu. İnsanımız da artık yalan söyleyenleri kabullendi, yalan söylemeyi normal karşılar oldu. Yalanlı dolanlı bir hayat yaşıyoruz.
Ticarete de, siyasete de, işe de, eğitime de yalanı bulaştırdık. Bir mağazaya giriyorsunuz, örneğin bir pantolon alacaksınız. Satıcı 30 milyon, diyor. Siz de biliyorsunuz ki bu fiyat gerçek fiyat değil. Çünkü işler hep öyle yürüyor. Başlıyorsunuz pazarlığa. Satıcının yakınmasını duysanız üstüne para bile verirsiniz; “Aman abi, zaten yeni indirim yaptık. Bunu maliyetine satıyorum. Tek kuruş kârım yok.” Utanmadan yemin de ediyor.
Siz de “Hayır alamam” deyip kapıya yöneliyorsunuz. Satıcı arkanızdan bağırıyor; “Gel abi, senin güzel hatırın için 25’e olsun. Başkası olsa inan vermem.” Sanki sizi tanıyor, 40 yıllık dostluğunuz var.
Siz tabii 25’e de razı olmuyorsunuz, sonunda 20’ye iş bağlanıyor. Oysa aynı satıcı “30’dan aşağı kurtarmaz, zarar ediyorum” diye yemin etmiş. Adama sormazlar mı, “zarar ediyorsan babanın hayrına mı satıyorsun?”
Bir de bakıyorsunuz, zarar ediyorum diye bin bir yeminler eden adam, son model arabasına binmiş gidiyor. Ne zamandan beri zarar eden tüccarlar son model araba almaya başladılar? Yalanı satmaya başladıkları günden beri…
Hatırlanacağı üzere geçen yıl Türk Telekom, büyük bir kampanya başlatmıştı. Sabit
telefonlarda yüzde 80’e varan indirimler olacaktı. Gerçekten bazı tarifelerde indirim yapılmış. Örneğin Amerika ve Kanada ile görüşmek çok ucuzladı. Ama telefonu az kullanan insanların faturaları Türk Telekom’un indirim tarifelerine (!) göre arttı. Çünkü 11.5 milyon (11,5 YTL) sabit ücret getirildi. Daha önce aylık faturaları 15 ile 30 milyon (15-30 YTL) arasında değişen abonelere bu indirimli tarife (!) yüzde 50 zam olarak yansıdı. 30 ile 50 milyon (30-50 YTL) arasında olanlara yüzde 30. Aylık 250 milyon (250 YTL) ve üstünde fatura ödüyorsanız siz indirimden yararlanabilirsiniz. Kısacası, zenginin telefon faturasını fakire ödetiyorlar.
Hiçbir şeyden haberi olmayan gariban vatandaş ise “Niye bu kadar çok telefonla konuştunuz” diye eşine ve çocuklarına kızıyor. Binmiyor ki, indirime çarpmış.
Türbanlı öğrencilere af çıkarılıyor diye bir yaygara koparıldı. Af çıkarıldı, fakat Köşk’ten döndü. Ancak garip durum hâlâ sürüyor. İktidar kanadı, Anadolu’da, köylerde, kasabalarda, “Türbanlı bacılarımıza af çıkarıyoruz. Türbanlı kızlarımız artık okullarına devam edebilecekler” diye propaganda yaptı, yapmaya da devam ediyor.
Yine aynı iktidar kanadı, etkili ve yetkili çevrelere, “Biz türbanlı öğrencilere af çıkarmıyoruz, herkese af çıkarıyoruz. Türbanlı öğrenciler başlarını açarsa bu aftan yararlanabilirler” diyor.
Taşrada başka türlü Ankara’da başka türlü konuşuluyor. Eğer gerçekten türbanlı öğrenciler için af çıkarıyorsanız, önce türbanlı öğrencilerin üniversitelere gitmesine imkân sağlayacak yasal düzenlemeleri yapın. Siz bir değil, bin af çıkarsanız bile türbanlı öğrenciler bundan yararlanamaz. Çünkü türbanlı öğrenciler hâlâ üniversitelerin kapısından bile içeri bakamıyor. O kızlar başlarını açıp okula devam etmek isteselerdi bunu zaten zamanında yaparlardı. Peki sizin şimdi yaptığınız ne oluyor?


www.ufukotesi.com - 03 / 2005  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.