Kardeş Azerbaycan devleti bağımsızlığını kazandıktan sonra her yönden kendini toparlamaya, keşfetmeye, tanımlamaya başladı. Bu arada dil hususunda da çok önemli gelişmeler ve değişmeler oldu, oluyor ve olacak. Bunların en başında alfabenin bir asır içinde üçüncü kez değiştirilmesi geliyor. Şimdi 62 yıldan sonra Azerbaycan’la ters e, q, x hariç aynı alfabeyi kullanıyoruz. Gönül alfabeler arasında hiç fark olmamasını arzu ediyor ama bunu da memnunlukla karşılamalıyız. İleride yeni adımların atılmasıyla aradaki farklar da giderilebilir.
“İstanbul Türkçesi”yle “Bakü Türkçesi” arasındaki farkları ayrı bir yazı mevzusu yapmak lazımdır. Buna fırsat bulacağımı ümit ediyorum. Şimdi ise yine aracılık görevi üstlenip sizi, Azerbaycan’da dil meselesi konusunda ne olup bittiğinden haberdar etmek istedim. Bizim uzun yıllar boyu çok yoğun ve sert şekilde tartıştığımız bir meseleyi burada daha yenice tartışmaya başlıyorlar. Umumi olarak dile, hususi olarak Bakü Türkçesine meraklı olanlar için bu tartışma ilgi çekici olabilir, diye düşündüm. Belki bu yazıyı okuyanlardan bazıları, Türkiye’nin yaşadığı tecrübeyi bu siteye girerek Azerbaycanlı meraklılarına ulaştıracaklardır.
Azerbaycan’da “ortak edebi dil”, “ortak Türkçe” hakkında da sık sık ve ilgi çekici tartışmalar olmaktadır. Türkiyeli ilgililerin bunlardan haberdar olması ve tartışmalara katkı sağlaması arzuya şayandır.
Burada naklettiğimiz tartışma ise “Dilimizi Temizleyek” şiarıyla Alatoran adlı kendini ‘postmodern’ olarak tanımlayan nüfuzlu bir derginin genel ağdaki forumunun başlıklarından biri olarak yürütülüyor. Aşağıda forumun idarecisi şair, yazar ve tenkitçi Rasim Qaraca’nın tartışmayı başlatan sorularıyla buna gelen ilk tepkileri örnek olması bakımından veriyorum: (Metin olduğu gibidir.)
TARTIŞMA
“Uşaqlar, bu bölümde dilimizi ne cüre tezelemek haqqında fikirlerinizi görmek isterdik...”
Nece edek bu "muveffeqiyyet", "umumiyyetle", "teessürat", "teeccüb", "tevazokar/qeyri-tevazokar", ve başqa bunlar kimi dilimizi ağırlaşdıran kelimelerden, erebizmlerden canımızı qurtaraq?
Hansı kelmelerin yerine neleri teklif edirik?
Dil meselesinde hansı prinsipe esaslanmalıyıq?
Türkiye türkçesinde qebul edilmiş sözleri işletmeliyikmi, yoxsa yerine yenilerini düşünmeliyik?
Ereb ve fars terkiblerini tamamen ataq, yoxsa qısmen?
Terminler meselesinde ne cür davranmalıyıq?
Men teklif edirem, biz forumda öz dilimizi formalaşdıraq, yenileşmenin mümkün olub olmadığını tecrübe edek. Elbette biz millet olaraq dil meselesinde irademizi göstermesek tarix sehnesinden silinib gedeceyik. 12 sözden oluşan bu sonuncu cümlenin ten yarısı erebcedir. Utanıb yere girek, yoxsa girmeyek?
Formda eks olunan/yansıyan en deyerli düşünceler ALATORAN dergisinde yayınlanacaq, belke bir kitab şeklinde de çap oluna biler... Rasim Q[araca].
QONAQ: Rasim qadası ne utanax ne de ki fexr eliyax dilimizin başqa dillerle qarışmasına. Dünyada heç bir xalis dil tapa bilmessen bugün bu saat. Bilirsen başda duran nedir? Bizde helede Azerbaycanca sözlüyün tapa bilmessen! Her hansı bir başqa dilin sözlüyü var. Men bu deyqe DIRMAŞMIŞ sözün işletsem, menasın bilmeyenlerin elde olan bir kitabı yoxdur ki olara ne anlamda gelmesin anlatsın!
Mence şüpesiz Türkiyeden öyremmeli çox kelmelerimiz var. Senin bugünlük sualların oların 75 il qabaxki sualları olub. Atatürk dilin temizlemesine böyük güc ve MADDİ imkanlar yatırıb. Olar 75 il önce hem Elifbanı hem de sözleri deyişmeye başladılar. Neticesin inkar eden axmax olmalıdır mence. Şüpesiz ki olardan örgenmeliyik.
Ama bu da var ki ancax söz deyişmekle dili qorumax olmaz. Bu işçün her bir ölkede bir merkez vardır ki bizde hele o da yoxdur! Yani yabancı sözleri öz kültürümüze uygunlaşdıran bir cemiyyet.
Bu iş tekce bizim ocağın ya da başqa müsteqil organların elinnen gelmez. Buna devlet el qatmalıdır ezizim. Yani televiziyalar, radio, qazetler, mektebler ve sayir organlarları qanuni olarax bu işe mecbur etmek lazımdır.
Eyni zamanda yazıçıların işbirliyi lazımdır her sahede. Edebi, tarixi, ictimayi; siyasi konulardan (mevzu) tutmuş ta gündelik danışığa qeder. Güneyde fars ve ereb sözleri qarışmış dilimize, quzeydese, rus ve ereb sözleri. Siz rus sözlerin temizleyin, biz de fars kelmelerin. Sora birlikde ereb kelmeri haqqında bir fikir taparıx. Unutmayın ki indilik Türkiyedeki edebi dilde de çoxlu latin, ereb ve hetta farsca sözler işlenir. Yani özün demişken bu meseleye soyux qanlı ve ağıllıcasına yanaşax. Şüpesiz ki minlerce yabancı sözleri atıb, öz dilimizde söz tapa bilerik, ama ideal fikirleşmeyek.
Ama utandırıcısı budur ki bizde hem güneyde ve hem de quzeyde minlerce erebce, farsca ve rusca adlar tapa bilerik. Ama kesinlikle heç bir ereb, rus ve yaxud fars tapa bilmessiz ki uşaxlarına TÜRK adları versinler! Gelin burdan başlayax evvelce. Adlarımızı tamamile türkleşdirek. Sora başqa sözlere sarı gedek.
Rasim bu barede gene yazacem. Konu (mövzu) çox maraxlıdır.
HEBİB-MÜNTEZİR: Bu qaldırdığınız mesele qeliz ve müşkül meseledir. Özünüz etiraf etdiniz ki, yazınızda qeyri-türk sözleri çoxdur. Bu onu gösterir ki, dilimizi ereb-fars sözlerinden temizlemek ve ya cehd etmek uğursuz addım olar. Çünki dilimizin 80 %-ini mehz ereb-fars sözleri teşkil edir. Hetta Türkiye türkcesinde de bu hal mövcuddur. Bele olduğu teqdirde hazırda Avropa sözlerine möhtac ve istifade eden Türkiye türkcesinden behrelenmek ne derece doğru olar? Ve ya qeyd etdiyim ki, öz dilimiz kimi onların dilinde de ereb-fars sözleri heddinden çoxdursa hansı behrelenmekden söhbet gede biler. Bir de axı her bir yazar, şair, edib yazdığlarını xalq üçün yazırsa, tebii ki, hemin xalqın anlaya bileceyi bir dilde yazmağa mecbur ve mehkumdur. Tarixi meselelere deyinmek istemirem. Esas olan odur ki, bu güne qeder formalaşan ana dilimizi qoruyaq ve ona sahib çıxaq. Bildirim ki, Azerbaycan televiziya ve metbuatında, hemçinin edebi mühitde yüksek derecede dilimize yad kelimelerden istifade edilir. Halbuki hemin sözlerin qarşılığı asanlıqla ana dilinde mövcuddur. Bu cür fealiyyet dilin formalaşmasına, zenginleşmesine yox, dilin bilerekden, süni şekilde deyişikliyine xidmet edir. Bunu hansı meram ve niyyetle edirler anlaya bilmirem...
“Dünyada heç bir xalis dil tapa bilmessen bugün bu saat.”
“Mence şüpesiz Türkiyeden öyremmeli çox kelmelerimiz var. Senin bugünlük sualların oların 75 il qabaxki sualları olub. Atatürk dilin temizlemesine böyük güc ve MADDİ imkanlar yatırıb. Olar 75 il önce hem Elifbanı hem de sözleri deyişmeye başladılar. Neticesin inkar eden axmax olmalıdır mence. Şüpesiz ki olardan örgenmeliyik.”
Heç bir temizlenme etmeyibler. Özünüz dediniz ki: “Unutmayın ki indilik Türkiyedeki edebi dilde de çoxlu latin, ereb ve hetta farsca sözler işlenir.” Eger temizlenme olsa idi bu gün Türkiye türkcesinde ereb-fars sözleri mövcüd olmazdı. Pantürkistler de her defe bu meseleni qaldırırlar amma ferqinde deyiller ki, Türkiye himninin bir çox sözü mehz ereb dilindedir. Bu cür şeyler boş ve menasızdır. İnden bele hansısa dili temizlemek qeyri mümkündür. Çünki 3-4 söz deyil ki, temizleyesen. Minlerle sözler var ki, hem azeri türkcesinin, hem de Türkiye türkcesinin esasını teşkil edir.
Biz en böyük problemi kenara qoyub menasız ve heç bir xeyri olmayan mövzunu mubahise edirik. Halbuki Azerbaycan milletinin çoxu neinki öz dilinde danışmaq, hetta onu heç düz emelli de bilmir. Rus dilini danışmaq öz ana dilinde danışmaqdan fexaretlidir. Rus dilini bilmeyenler "çuşka" adlanır. Öz dilinde danışmamaq ise normal bir hala çevrilib. Rus sözlerinden meişetimizde istifade edilir. Esas problem budur. Bu barede bir yazım da var, oxuya bilersiz.
“Ama utandırıcısı budur ki bizde hem güneyde ve hem de quzeyde minlerce erebce, farsca ve rusca adlar tapa bilerik. Ama kesinlikle heç bir ereb, rus ve yaxud fars tapa bilmessiz ki uşaxlarına TÜRK adları versinler! Gelin burdan başlayax evvelce. Adlarımızı tamamile türkleşdirek. Sora başqa sözlere sarı gedek.
Rasim bu barede gene yazacem. Konu (mövzu) çox maraxlıdır.”
Bu fikriniz de inandırıcı gelmir, xulyadır. Eger bunu etsek gerek ilk növbede vetenimizin, "Azerbaycan"ın adını deyişek. Çünki fars sözlerinden teşkil tapıb. Bir çox rayon, kend, şeher adlarını deyişek ki, çoxusu fars sözlerinden ibaretdir. Novruz bayramını leğv edek. Ve bir çox şeyler var ki, onların qaldırılması ve siz dediyiniz kimi "türkleşdirilmesi" prosesine ehtiyac yaranmalıdır.
Bir de deyirem ki, inden bele dilimize yad kelmeleri soxmamaqla dilimizi qoruyub, mövcud olmayan kelmeleri ise istifade ederek dilimizi zenginleşdire bilerik. Bu ise real görüne bilen bir haldir ve bu yolda iş görmek lazımdır.”
SONUÇ YERİNE
Gerçekten bugün Azerbaycan’da Rusça’nın günlük konuşmada olsun, yazılı ve görsel basında olsun belli bir yerinin olduğu müşahede olunmaktadır. O gitgide yerini Azerbaycan Türkçesine bıraksa da hâlâ bu dilde yazıp yaradan birçok insanın varlığı dikkati çekmektedir. Ayrıca gazete dilinde çok sayıda yabancı ve bu arada Rusça kelime yer almaktadır. Türk dünyasında ortak edebi dil veya ortak iletişim dili hakkında düşünürken başka dillerden alınma kelimelerin ortak şekilde yazılması, yeni farklılıklara meydan vermeksizin, meselenin bir ucundan çözülmesi sonucunu doğurabilir. Yukarıdaki tartışma hususundaki görüşlerimi ise forumda dile getirmek istediğim için burada bu kadarla iktifa ediyorum.
|