Geniş Açı

 

Ali Arif Esatgil  

Elde Var Ölüm!


Şunun şurasında üç günlük dünyada bir 'süper güc'e kafa tutmak kimin harcı! Sahi, nedir bu yüzyılın kutsalı... Üç günlük dünya deyip, ihanet odaklarına açıktan cephe almak yerine onların kucağına koşmayı maharet sayanların cevap vermesini isterdim bu soruya... Haydi hayali bir söyleşi yapalım isterseniz...

Bu çağ neyi kutsar, hiç düşündünüz mü? Kitlesel kıyımlar mıdır yükselen değer, yoksa bireysel herzeler mi? Yahut ikisi at başı giden, iki yüce kavram mıdır? Bir yandan ulus devlete mezar kazan kalem ustaları, öte yanda, Irak'ta yeni ulus devletler için çırpınıyor. Milleti, milliyeti, dini, ülküyü, türküyü, hüznü, öyküyü, söylenceyi, menkıbeyi, hasılı toplumu toplum yapan tüm değerleri yerle bir etme telaşındaki medyatik şaklabanlar, söz konusu Bush ve ekibinin 'yeni muhafazakarlık' dini olunca, anında yelkenleri suya indiriyor. Öyle ya, bugün güçlü olan Bush... Dolayısıyla haklının yanında olmak yerine, Bush'un eteğine yapışmakta fayda var!
Şunun şurasında üç günlük dünyada bir 'süper güc'e kafa tutmak kimin harcı!
Sahi, nedir bu yüzyılın kutsalı... Üç günlük dünya deyip, ihanet odaklarına açıktan cephe almak yerine onların kucağına koşmayı maharet sayanların cevap vermesini isterdim bu soruya...
Haydi hayali bir söyleşi yapalım isterseniz...
-Efendim, ABD yönetiminin Irak'ta yaptıklarını, Afganistan'a çöreklenmesini, dünyaya kafa tutmasını ve bilinen hedeflerini nasıl değerlendiriyorsunuz...
-Yeldeğirmenlerine mi saldıracağız. Burada ilm-i siyasete başvurmalıyız... Yani durduk yerde kendimizi ateşe mi atalım? Zaten ahır zaman... Tulu amel peşinde olmayınız.
-İyi de efendim daha geçen gün, elinizdeki medya gücünü kullanarak, Hazine arazisi kapatmak, orman arazileri içine tatil köyü kurmak üzere çabalıyordunuz... Yaşınız 65'in üstünde... Kime, neye bu hazırlık?
-Biz tembelliği sevmeyiz... Çalışmak lazım. Faideli işlerle iştigal etmemiz lazım.
-Peki ne ürettiniz abiciğim, bir kibrit çöpü gösterebilir misiniz? Arazi devletten, kredi devletten, istismar yoluyla tokatlanan para milletten...İki üç işporta malı, onlar da uzakdoğu artığı çalıntı mallar... Bu ülkeye ne verdiniz?
-Ben öğrenci olarak ailemden ayrıldığım zaman...
-Durun abiciğim bir dakika... Bugüne dönelim...Her devrin düdüğünü çalmakta üstünüze yok. Bu da ilm-i siyasetin bir parçası mı? Şunu sormak istiyorum, 'haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır' düsturu sizi ne kadar bağlıyor?
-Efendim, dini mevzular nakil yoluyla bize kalmıştır. Dolayısıyla, bu hususlarda ehil olmayanların ahkam kesmesi doğru değildir. İnsan yanlışa düşebilir.
-Yani yaptıklarınızın arkasındasınız ve hiçbir şekilde size suç, hata, kusur isnat edilemez. Pir-ü pak adamlarsınız...
-Kul hatasız olmaz.
-Hatalar, suçlar, kusurlar bir bedel de gerektiriyor...Maşallah siz her seferinde tereyağından kıl çeker gibi sıyrılıyorsunuz işin içinden? Arpayı bol dağıtıyorsunuz herhalde...
-Suizan etmemek lazım. Bakın benim peşimde alacaklılar mı var, hakkımda takibat mı yapılmış, soruşturmamı geçirmişim... Mesnetsiz şeyler bunlar...
Evet, hayali söyleşi böyle... Daha uzatıp, yılankavi hayatlarından, omurgasız tavırlarında dem vurup, kulaklarında silkeleyip atmak mümkün...
Acı, lakin durum böyle... Bu Türkiye'de bir dönem zevahiri kurtarmak, sözüm ona din eksenli politika yapanları kontrol altına almak için, bilinçli bir şekilde yeşertilen ve bugün de varlığını sürdüren bir yapının ürünüdür. Sokaktaki adamı, birinin yemliğine bağlayacaksınız. Onun kulağını da kendi elinize alacaksınız... Böylece her şey el altında olacak... Kontrol dışı bir şey kalmayacak. Bu harikulade sistemi geliştirenler şimdi çıkıp Anadolu'yu bir dolaşmalı. Dillerine batık bankaları dolayanlar, Anadolu'dan tokatlanan paraların hesabını bir yapmalı. Haa, eğer bu yapılan Anadolu'da sermaye birikiminin önüne geçmek ve parayı da kontrol etmekse, bravo maya tutmuştur. Bundan iyi bir program olmazdı.
Bu örneği niye verdik?
Biz sadece içerde değil, dışarıda da böyle şaklabanlar besledik, büyüttük... Ederini ödeyip, yanımıza çektiğimiz sandık. Oysa hesap edemedik ki, kendisine bir bedel biçen yarı insani varlıklar, yarın daha fazla güç, daha fazla para görünce onun önünde eğilip bükülürler. Buyrun Irak'a bir bakın!
İkincisi de şu, yapılan anketler Türkiye'de halkın yüzde 80'inin ABD yönetimine karşı olduğunu ortaya koyuyor. Peki geri kalan yüzde 20 kim acaba? Elbette bu ülke kaynaklarından semirdikten sonra, cebine ABD vatandaşlığı belgesini koyanlar. Kalanları da onları insan üstü vasıflar atfeden ve bilinçli olarak cahil bırakılmış zavallı Anadolu halkı...
Enderun bir masal değildi ve bugün 'Enderunî' kafalar dinleri, siyasal kimlikleri, mevkileri ne olursa olsun aynı yapıyı sürdürüyorlar. Sürdürmek için de her yolu mübah görüyorlar.
O yüzde 80'lik topluluk şöyle bir geri dönüp baktığında, hep cepheye sürülülüşü hatırlıyor ve hemen her evden aynı ses yükseliyor:
Elde var ölüm!
Bu haykırışın bir adım ötesi, maya tutmayacak oyunları da alaşağı edip, milletin hakkını teslim etmektir. Bu hissedilmiş olmalı ki, kuralsız bir oyunda yarınlarını, ikbâllerini, koltuklarını sağlamlaştırmış olanlar şimdi kendilerini güvenceye alacak 'kural'lar koyma telaşındalar...


www.ufukotesi.com - 02 / 2005  

aliarifesatgil@hotmail.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.