Ünlem !

 

Asuman Özdemir  

HEPSİ AYNI DEVRİN ÇOCUKLARI


Aloooo sizlere sesleniyorum. Baş nazır, Hariciye vekili, Maarif Vekili, O.Pamuk, Y. Kemal, H. Berktay, B. Oran, M. Belge, C. Candar, H. Uluengin, ve aynı familyadaki diğerleri. Hepinize sesleniyorum. Milliyetçilik benim vatanımda sadece bize mi ayıp? Eğer genel bir ayıpsa neden kınamıyorsunuz Atina ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimini?Makamlarınızı ve şanınızı kaybetmemek uğruna hiç olmayan ermeni soykırımını satır aralarında varmış gibi parmak kadar çocukların ders kitaplarına sokmak yakışır mı?

Hepsi aynı devrin çocukları….
Başlıcalarını bizler aynı zaman diliminde tanırız. Yaşar Kemal yavaş yavaş köşesine yerleştirilirken yerine Orhan Pamuk, Erbakan alaşağı edilirken de onun yerine de şimdiki hükümetin başı RTE ikame ediliyordu.
İkinci eşi Semiha Baban ile evlendiğinde Y. Kemal için “ Kadın, Tarih Vakfı üyesi, artık eşinden tarihi doğru olarak öğrenir, ‘dam samanlık arı kovanlık’ deyip yalan yanlış konuşmaz” şeklinde iyi niyetli bir düşünceye nedense sahip olmuştum. Ama önlem alıp, önlerini kesmek yerine, bilinç altımda herkes gibi benim de “bekleyelim, görelim” felsefesinin devreye girdiğini yaşadıkça daha net olarak görmem lâzımmış.
Ne hikmet-i hüdâdır ki;
Y. Kemal’in beyanat verdiği Alman gazeteleri müşterisiz kalmadı. Bir hafta baş nazır, öbür hafta O. Pamuk yüce Türk Milletinin onuruna dokunacak dinî ve millî beyanatlar vermeye başladılar. Alman basının “Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci Atatürk’ü” manşetleriyle ayakları yerden kesilen RTE, milletin karşısına geçip başöğretmenlik oynayarak Yeni Türk Lirası dersi bile verdi. Babacan da aşağı kalmadı ya; o da okulları gezip kara tahta başında öğrencilere YTL’ yi tanıtırken acep kimi taklit ediyordu dersiniz? Bizler için taklitler değil asıl olan önemlidir. Taklide değer verseydik, Murat Bardakçı’nın defalarca belgelemesine rağmen Pamuk’un oradan buradan aşırıp, çalıp, çırpıp yazdığı romanları kütüphanemizin baş köşesine dizerdik.
Bizler ne kadar doğruları yazarsak yazalım, aydın, gerçek vatanperver hocalarımız tarihimizi onlara binlerce kez bile anlatsa, onlar yine anlamayacak, bildiklerini okuyacaklar. Çünkü bu işin sonunda şan var, şöhret var, makam var, mevki var en önemlisi para var. Biraz sallanır gibi olduklarında hemen Türk Milletini acıtıcı beyanatlar vererek yerlerini korumaya çalışırlar, Biraz tepki görünce de; “ Milliyetçi bunlar ne olacak, nasırlarına bastık” diye bizleri aşağılarlar. Halbuki dünyanın neresine giderseniz gidin ister adı milliyetçi, ister adı ulusalcı, ister adı vatansever olsun, bu bir onurdur. Bu o ülkenin olmazsa olmazıdır. Hele sıkıysa gerek baş nazır, gerekse Pamuk ve sevgili dostları Almanlar veya Yunanlıların tarihleri, milliyetçilikleri veya dinleri hakkında bir laf etsinler. Meselâ şu günlerde; SIMEA (EOKA Anısını Yaşatma Konseyi), EOKA’cı Birlikler, Kurtuluş Mücadelesi Vakfı, Rum Ortodoks Kilisesi ile Eğitim ve Kültür Bakanlığı, 2005 yılını ‘EOKA Kurtuluş Mücadelesi Anı ve Onur Yılı’ olarak ilan ederek 2005 yılı süresince çok sayıda etkinlikler düzenleyeceklerini açıkladılar. Ayrıca 21 bin EOKA militanına da onur madalyası takacakmış Rum Yönetim Başkanı……………
- Aloooo sizlere sesleniyorum. Baş nazır, Hariciye vekili, Maarif Vekili, O.Pamuk, Y. Kemal, H. Berktay, B. Oran, M. Belge, C. Candar, H. Uluengin, ve aynı familyadaki diğerleri. Hepinize sesleniyorum. Milliyetçilik benim vatanımda sadece bize mi ayıp? Eğer genel bir ayıpsa neden kınamıyorsunuz Atina ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimini? Makamlarınızı ve şanınızı kaybetmemek uğruna hiç olmayan ermeni soykırımını satır aralarında varmış gibi parmak kadar çocukların ders kitaplarına sokmak yakışır mı? Böyle yapınca AB size o EOKA madalyalarından birini mi takacak? Ya da Bush ile arası bozulan baş nazırın ilişkileri mi düzelecek. Belki de İran’ı işgâl ederken Bush sizleri fahrî komutan olarak atar. Öyle ya alıştınız fahri bir şeyler olurken haçlı cüppeler giymeye…Ve de;
- İskeçe Türk Derneğini, Yunanistan Yüksek Mahkemesi “varolmayan bir azınlık sorunu doğurmaya çalıştığı” gerekçesi ile kapattığında İnsan Hakları Havariliğiniz nerede kaldı? Neden hiç sesiniz çıkmadı? Dilinizi kedi mi yedi? “Mahkeme kararlarına saygılıyız” demagojisini sakın yapmayınız. Bu ülkede nice mahkeme kararları alındı. Hangisini taktınız ki? Seçimlerden önce baş nazır “bizler bu ülkenin zencileriyiz” diye feryat etmiyor muydu? Baş vekil seçilince, tüm arkadaşları ile kadrolaşınca bir gecede çamaşır suyuna yatıp beyazlayarak beyaz ırka mı dahil oldular?
Bütün bu sorularıma verecek cevapları buldunuzsa eğer ki, bulduğunuzdan asla şüphem yok, son bir kez gidin tarih kitaplarınıza bir daha bakın. Lozan Antlaşmasını imzalamayan tek devlet kim?
Ben de Tolon Paşa’nın önünde bir defa daha saygı ile eğileyim…


www.ufukotesi.com - 02 / 2005  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.