Türk Ekonomisi

 

İ.Orkun Atalay  

İSRAİL’İN GELECEK ON YILI


İsrail, bugüne kadar gerek ABD ile SSCB ve bugün ABD ile AB arasındaki stratejik ve ekonomik menfaat çatışmasından yararlanıp bu güçlerin desteğini alarak, gerekse de bölgemizde istikrarsızlık yaratarak varlığını muhafaza etmeyi başarmıştır.

Gelecek on yılı da, son iki üç yıldır bölgemizde cereyan eden gelişmelerle garanti altına almıştır. Türkiye’de hükümetlerin izlediği teslimiyetçi politikalar ve bir tarikatın öncülüğünde ortaya çıkan ve hükümetlerce de benimsenen “hoşgörü” ve “dinler arası diyalog” gibi kulağa ve göze hitap eden namelerle Türkiye pasifleştirilmiş ve İsrail’e Kuzey’den gelebilecek muhtemel bir tehdit bertaraf edilmiştir. En güçlü Arap devleti olan Irak önce ambargolarla pasifleştirilip sonra da işgal edilmek suretiyle ortadan kaldırılarak, İsrail’e Doğu’dan gelebilecek tehdit de bertaraf edilmiştir. Anan Planı’yla Kıbrıs’ın tamamının AB’ye girmesi ihtimali ortadan kaldırılarak, AB tarafından kuşatılma şeklinde, İsrail’e Batı’dan gelebilecek tehdit de bertaraf edilmiştir. Hatırlanacak olursa, basında, Kıbrıs Rum Kesimi’nde Rum polisi tarafından casusluk yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan MOSSAD ajanlarıyla ilgili çok sayıda haber çıkmıştır. İsrail’e Güney’den zaten bir tehdit sözkonusu değildir. Mısır, İsrail karşıtı politikalarını uzun süre önce bırakmıştır. Bunun karşılığında da, ABD’den en çok yardım alan, insan hakları ve demokrasi gibi siyasî konularda hiç eleştirilmeyen, sözde Orta Doğu Barış Süreci’nde arabuluculuk gibi önemli rollere soyundurulan bir devlet olmuştur.

Sözde Orta Doğu Barış Süreci nihai evrimini tamamlamış ve bugün Büyük Orta Doğu Projesine dönüşmüştür. Siyonistler iki bin beş yüz yıl sonra kendi devletlerini kurmuşlardır. İzledikleri politikalara bakılırsa, bir iki bin yıl daha geçse de, Tevrat’ta geçtiği iddia edilen “vaat edilmiş topraklar” olan Nil nehrinden Dicle ırmağına kadar olan coğrafyayı ele geçirip büyük İsrail’i kurma planından vazgeçecek değillerdir. Bu proje önündeki engeller şüphesiz bölge devletleri ve bunların müttefiki olan bölge dışındaki büyük güçlerdir. Siyonist sermayesi ABD’yi bir silah gibi kullanarak, dünya çapında yatırımlarını koruyacak askerî tedbirleri almanın yanısıra, İsrail’in güvenliğini sağlamak için de bir “sopa” olarak kullanmaktadır. Bu güçlerden Rusya zorla bertaraf edilmiştir. Önce Balkanlar’dan sonra da Kafkasya’dan atılmıştır. Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB’ye üyeliğiyle, burayla ilişkisi de kesilmiştir. Afganistan’ın ABD tarafından işgali ve Çin’in Asya’da nüfuzunu artırma çabaları karşısında, Rusya’nın hareket sahasını iyice daraltmıştır. AB ise rüşvetle yola getirilmeye çalışılmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Kıta’dan ABD’ye kaçan Siyonist sermayeyi geri döndürebilmek için uygun zemin yaratılmaya çalışılmaktadır. Zira, AB projesi çok pahalı bir projedir ve büyük sermaye gerektirmektedir. Türkiye’nin tam üye olacağı iddia edilen 2015 yılına kadar dağılmadan kalmak için AB’nin büyük bir bütçeye ve büyük bir sermaye piyasasına ihtiyacı vardır. Ancak, 19. yüzyılda Orta Doğu’da nüfuz mücadelesi vermiş olan Avrupa devletlerinin Orta Doğu’dan vazgeçmeye niyeti yoktur. Zira, Orta Doğu aslında dünyanın güç merkezidir. Orta Doğu, üç kıtanın kesiştiği noktadır. Yani, ticaret ve ulaşım yollarının kesiştiği noktadır. Bugün için, bir de enerji hatlarının kesiştiği nokta olma özelliği taşımaktadır. Tüm dünyanın buraya el atmasının sebebi budur. Süveyş kanalının açılmasının, erken kalkanın darbe yaptığı yapay devletlerin bulunmasının, yabancı menşeli silahların ortalıkta dolaşmasının sebebi hep budur.

Türkiye ise ekonomisi çökertilerek bertaraf edilmiştir. Türkiye, özellikle Gümrük Birliği sayesinde AB’nin gayri safi millî hasılasını artıran ve Avrupalılarla ortaklık kuran küçük bir azınlığın da bundan pay aldığı bir sömürge haline gelmiştir. Yoksullaşan halkın millet bilincinin zayıflaması beraberinde etnik kimlik arayışları ve değer yargılarında yozlaşma getirmiştir. Bu ortamdan yararlanarak devletin içinde etnik bir örgütlenmeye gidilerek ve Siyonist sermayenin sözde düşünür adamlarının kışkırtmalarıyla cumhuriyete karşı mikro faşist bir saldırı baş göstermiştir. Yabancıların mülk edinmeleri de Filistin’i hatırlatmaktadır.


www.ufukotesi.com - 11 / 2004  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.