Eğer Telafer’i bombalayıp, onlarca insanı en vahşi şekilde katledip, binlerce masumu yurdundan yuvasından etmeseydi ihtimal ki, biz hâlâ o insanların varlığından habersiz olacaktık.
|
İşin doğrusu Musul’u Kerkük’ü bilirdik de, Telafer denilen bir yerin adını dahi duymamıştık. Amerika sağolsun! Eğer Telafer’i bombalayıp, onlarca insanı en vahşi şekilde katledip, binlerce masumu yurdundan yuvasından etmeseydi ihtimal ki, biz hâlâ o insanların varlığından habersiz olacaktık.
Milliyetçi-Mukaddesatçı (!) gazete ve televizyon sahiplerinin kulakları çınlasın...
Yıllarca sırtımızdan para kazandılar. Servetlerine servet kattılar. Ellerindeki gücü iktidarların emrine verip, bin türlü ayak oyunlarıyla Türkiye’nin sayılı holdingleri arasına girdiler. Dini bütün insanların “Allah rızasını kazanmak” gayesiyle satın aldıkları gazetelerin gelirleriyle, özel uçaklarla dansözlere çikolata gönderdiler.
Lâkin hiçbirinin aklına, Irak’a, Suriye’ye, Kazakistan’a, Türkmenistan’a, Özbekistan’a, Bosna’ya, Kırım’a vb. bir muhabir gönderip haberleri birinci elden ve en doğru şekilde ulaştırmak gelmedi.
Varsa yoksa -ve hâlâ utanmadan- dünyadaki gazete, televizyon gibi haberleşme araçlarına Yahudilerin hâkim olduğunu söyleyip durdular. Tedbir almayı akıl edecek beyinleri mi yok, imkânları mı?
Geçelim...
Irak’ta bir Türk şoförün direnişçiler tarafından öldürülmesi üzerine “Alevi olduğu için öldürüldü” diye manşet atanların Telafer katliamı karşısında pek sesleri çıkmadı.
Bir polisin, bir askerin, bir gardiyanın görev sınırlarını azıcık aşması durumunda bile, olmadık yaygarayı koparan, anlı-şanlı “İnsan Hakları” derneklerimizin de seslerini duyabilmiş değiliz.
Sahi, Mazlum-Der ne yaptı?
Hatırlayan bir adım öne çıksın...
İmam-Hatip’li olduğu için Başbakan’ı içine sindiremeyen Barolar Birliği Başkanı, Telafer Katliamını açlık grevine başlayarak protesto etti de bizim mi haberimiz yok? Her fırsatta evrensel insan haklarından bahsetmek, sadece Türkiye’nin iç hukukuna taalluk eden bir mesele midir? Türkmenler başka bir evrende mi yaşıyorlar? Yoksa, ABD saldırısı söz konusu olduğunda insanlık durumlarında geçici olarak bir boşluk mu meydana geliyor?
Konuştukları her üç kelimenin birinde mutlaka “Amerikan Emperyalizmi” ne “vurgu” yapan “devrimci mücadelenin neferleri”, 68’liler, 78’liler ve hatta 88’liler bir protesto gösterisi yaptılar da televizyon kanalları haberi mi atladılar?
Listeyi uzatabilirsiniz...
Ne kadar acıdır ki; üzerine ölü toprağı serpilmiş vatandaşlarımızın da Telafer Katliamı pek umurlarında değil.
Bütün bunlara rağmen umudumuzu kesmiş değiliz.
ABD’nin İstanbul Büyükelçiliği önünde “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi” diye gırtlakları yırtılırcasına haykıranlar.
Haksızlığa, zulme, katliama, alçaklığa –dilleriyle olsun- karşı çıkanlar...
Gözlerinizden öpüyorum...
|