Evrak-ı Perişandan

 

Doç. Dr. Fethi Gedikli  

Doğumunun 119. yılı münasebetiyle Üzeyir Hacıbeyli


Üzeyir Hacıbeyli şair ve yazarları, nakkaş ve ressamları, bestekâr ve ifacıları ile meşhur olan ve şimdi Ermeni işgali altında çiğnenen Karabağ toprağının oğludur. O, 18 Eylül 1885 günü Şuşa kazasının Ağcabedi mahallinde mirza ailesinde doğmuştu.

16 Eylül 2004 günü, bu büyük adamın doğumun 119. yılı münasebetiyle Bakü’deki ev-müzesinde güzel tertip edilmiş bir anma merasimi vardı. Evin hayatında yapılan merasim çok kalabalıktı. Ünlü bestekârlar Tevfik Bakıhanov, Musa Mirzeyev ve sanatçılar, profesörler gelmişti. Başlarında Mirehmed bulunan İ. Ebiloğlu gurubu güzel mahnılar seslendirdiler ve Üzeyir Beyin eserleri Arşın Mal Alan, Meşhedi İbad vs.den küçük kısımlar sundular. Çocuklar da roller almıştılar, çaldılar söylediler. Kızlar, oğlanlar. (Çocuklara daha çok değer veriyorlar sanki burada, daha gür gelişiyor gibiler!)
Üzeyir Hacıbeyov (Hacıbeyli) çok dikkate değer bir adam, tam bir liberal mütefekkir! Sade müzik yapmamış; aynı zamanda birçok eser yazmış değerli bir yazar. Ama dünya çapındaki şöhretini “Arşın Mal Alan”, “O Olmasın Bu Olsun”, “Köroğlu” ve diğer müzik eserlerine borçlu...
Ev-müzenin müdiresi Saadet Karabağlı Hanım yaptığı konuşmada Türkiye’den büyük bir sevgiyle söz etti. 1918’deki Bakü’nün azat edilişine atıf yaparak Nuri Paşa’nın kumandasındaki Kafkas İslam Ordusu gelmese bu şehir Ermenilerin veya Rusların elinde olurdu bugün, dedi. Üzeyir Bey’in de böyle bir yazısı varmış. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti döneminde 15 Eylül 1918 günü bayram olarak kutlanıyormuş. Saadet Hanım konuşmasında ayrıca Üzeyir Bey, tekçe Azerbaycan’ın değil, bütün Türk dünyasının sanatçısıdır, dedi.
1885-1948 yılları arasında ömür süren Üzeyir Hacıbeyli her sahada büyük bir adam, sadece müzikte değil. Azerbaycan bestekârı, alim, eleştirmen, dramaturg, eğitimci, çevirmen, dirijor. O, bütün Şarkta ilk opera ve operetlerin yapıcısı, SSCB halk artisti (1938), Azerbaycan İlimler Akademisinin akademiki (1945), profesör (1940), Stalin mükafatları sahibi (1941, 1946), Azerbaycan Bestekârlar İttifakının başkanı (1938-1948), Azerbaycan Devlet Konservatuvarının rektörü (1928-1929; 1939-1948), Azerbaycan İlimler Akademisinin İncesanat Enstitüsünün müdürü (1945-1948) olmuştur.
Üzeyir Hacıbeyli şair ve yazarları, nakkaş ve ressamları, bestekâr ve ifacıları ile meşhur olan ve şimdi Ermeni işgali altında çiğnenen Karabağ toprağının oğludur. O, 18 Eylül 1885 günü Şuşa kazasının Ağcabedi mahallinde mirza ailesinde doğmuştu.
Yüksek öğrenimini Petersburg’da yapmış. Aynı zamanda büyük bir hayır sever olan Hacıbeyli yoksul talebeleri kendi parasıyla okuturmuş. Herkese yardımı varmış. Mütevazı bir evi var, ömrünün uzun bir kısmını burada geçirmiş. Şimdi bile ondan yardım istemeye gelenler varmış bu eve. Evi âdeta manevî bir ocağa çevrilmiş.
1904’de Koro Muallimler Seminerini muvaffakiyetle bitiren Ü. Hacıbeyli Cebrail kazasının Hadrut köyünde bir yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, 1905’te Bakü’ye geldi. O, önce kısa bir süre Bakü yakınlığındaki Bibi-Heybet kasabasında muallimlik yaptı. 1908-1911’nci yıllarda ise "Saadet" mektebinde ders verdi. Bu mekteplerde Üzeyir Hacıbeyli ana dilini, matematiği, tarihi, Rus dilini, musikiyi öğretirdi. Ü. Hacıbeyov Bakü’de Orucov Kardeşlerin matbasında "Matbuatda istifade olunan siyasi, hukuki, iktisadi ve askeri sözlerin Türkçe-Rusça ve Rusça-Türkçe Lüğeti"ni (1907), Azerbaycan dilinde "Hesab meseleleri" (1908) ders kitabını yayımlamıştır.
O, "Şarki-Rus", "İttihad", "Hayat", "İrşad", "Terakki", "Hakikat", "İkbal", "Yeni İkbal", "Kaspi" vs. gazetelerde; "Molla Nasreddin" dergisinde "Ordan-burdan", "O yan, bu yan", "Dereden-tepeden" vs. başlıklar altında "Filankes", "Bir kes","U", "Ü", "Üzeyir", "Bisavad", "Avara", "Çi", “Bir şahs”, “Behmenkes”, vs. (toplamı 64) takma adla devrinin ictimai-siyasi hayatına, maarif ve kültür meselelerine dair birçok makale, fıkra yazmıştır. Gogol’un "Şinel" uzun-hikayesini Azerbaycan Türkçesine tercüme etmiştir. Üzeyir Bey’in bu çeşit iki binden çok yazısı olduğu biliniyor.
Hacıbeyli, Azerbaycan musikisinin gelişme çizgisini belirlemiş, işinin ehli musiki kadroları yetiştirmek hususunda düşünmüştü. 1921’de Bakü’de ilk musiki mektebini (Azerbaycan Devlet “Türk” Musiki Mektebi adıyla) kurmuştu. Bu mektep sonradan müzik “teknikum”una çevrilmiştir ve ilk müdürü de Ü. Hacıbeyov olmuştur. Ü. Hacıbeyov fasılalarla, ömrünün ahırına kadar Azerbaycan Devlet Konservatuvarına (1928-1929; 1939-1948) rehberlik etmiştir.
Üzeyir Bey Azerbaycan Cumhuriyetinin millî marşlarının (1945, 1992) müziklerinin bestecisidir. Eserlerinde Şark ve Garp musiki sistemlerinin birliğini yaratmış, bir zamanlar Şark ve Garp musiki kültürleri arasında aşılmaz sayılan maniyi aradan kaldırıp Şark musikisinin gelişme prensiplerini belirlemiştir. O, bütün musiki türlerinde Üzeyir üslubunu yaratmıştır. Azerbaycan musikisinin yeni üstünlükler elde ederek, milletler arası seviyeye yükselmesinde Üzeyir Bey’in büyük rolü vardır.
Üzeyir Hacıbeyov büyük muzik alimiydi. O, Azerbaycan’da muzikbiliminin esasını koymuştur. Bu sahada "Azerbaycan halk musikisinin esasları" adlı muhalled bir ilmî eser yapmış, birçok makaleler yazmıştır. "Azerbaycan halk musikisinin esasları" adlı incelemesi üzerinde Üzeyir Bey 20 yıl (1925-1945) işlemiştir. Müellif bu eserde millî musikinin, muğamların, halk manilerinin derin tahlilini yaparak millî musikinin hususiyetlerini izah etmiştir. Bu eser, bugün de bütün bestekârların, nazariyecilerin, musikişinasların masa üstü kitabıdır.
Üzeyir Bey istidatlı bestekârlar, musikişinaslar nesli yetiştirmiştir. Gara Garayev, F. Amirov, Niyazi, S. Hacıbeyov, vb. onun talebeleridirler. Üzeyir Beyin milli ve beynelmilel musikisi dünya ölçüsünde bir şöhret kazanmış, dünya müzik kültürünün şerefli bir üyesi olmuştur.
Üzeyir Beyin ev-müzesinde düzenlenmiş küçük bir sergide okuduğu kitaplardan seçmeler var. Bunlara bakınca bu büyük adamın ilgi sahasının genişliği dikkat çekiyor. Üzeyir Bey üzerine senedli bir film (belgesel) seyrettirdi bize Saadet Hanım müzesinin altındaki küçük sinema salonunda. Müzedeki her bir kitap, fotoğraf, resim ve eşya hakkında da mufassal bilgi verdi. Hiç yorgunluk alâmeti göstermeden… Gülhüseyin Muallim gelecek yıla kadar Üzeyir Bey üstüne bir kitap yazmaya söz verdi. Bakü’ye gelenler mutlaka bu müzeyi görmeliler...
Gelecek yıl Üzeyir Bey’in doğumunun 120. yılı kutlanacak. Bu merasime iştirak edenler, bu konuda Türkiye’de de bir şeyler yapılması arzusunu dile getirdiler. Hakikaten, doğumunun 120. yılında, ülkemizde de, hakkında yayımlanacak yazılar (belki kitaplar), eserlerinden yapılacak seçmeler, müzik eserlerinin icrası ve diğer benzer etkinliklerle muhakkak anılmalıdır bu büyük sanatkâr!
Ben de, anma merasimine iştirak edenlere söylediğim ve hatıra defterine yazdığım -hani burada, Azerbaycan’da denildiği gibi-, “yürek sözlerimi” şimdi sizlerle paylaşmak isterim: “Her fâniye böyle ebedî bir ad bırakmak nasip olmamıştır. Pek az halka da böyle bir oğul yetiştirmek nasip olmuştur. Azerbaycan halkı bu büyük sanatkârla ne kadar fahr etse hakkıdır. Azerbaycan halkıyla dil, kültür ve tarihini paylaşan Türkiye Türkleri de bu büyük sanatkârla fahr ediyor. Üzeyir Bey aynı zamanda büyük bir mütefekkirdir. Bu büyük insan ve onu yetiştiren halkın önünde saygıyla eğiliyorum.”


www.ufukotesi.com - 10 / 2004  

fethigedikli@ixir.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.