Bamteli

 

Aydil Erol  

“Halk Ozanı”


Milletlerin siyasetinde ancak menfaatleri vardır. Kimsenin kimseye dost olmayacağını bilelim. Atatürk

Mâniler

Durum gün gibi ayan
Kalmamalıyız yayan
Uyan Türkiyem uyan
Dayan Denktaş’ım dayan

Denktaş çekilmeliymiş
Çemkiriyor bazısı
Bu aklı veren kimdir
Söyle Annan tazısı?

Bu ne bitmez çiledir:
Ada’m gidiyor Ada’m!..
“Verin kurtulun!..” diyor
Bakın Karen Fogg madam

Veda ettik seçime
Sıra geldi geçime
Bütün işler girmeli
Adam gibi biçime

Soğanı soymuyorlar
Kabağı oymuyorlar
Yenilen pehlivanlar
Güreşe doymuyorlar

Kofi Annan geliyor
Sağa sola gülüyor
Aldanmayın kanmayın
Mavi boncuk veriyor

İyi dinle bu sözü,
Hem de gönülden inan
Ata’m diyor: “Bertaraf
Olur bî-taraf olan”

Düşmanları koğuyor
Karanlığı boğuyor
Nurten Arslan diyor ki:
“Bir Kahraman Doğuyor ”


“Halk Ozanı”
Dünyanın bilmem kaçıncı harikası olan bu tamlama gelişigüzel kullanılıyor. Hem de öylesine kullanılıyor ki, insanın küçük dilini yutmaması, bir hayret ayazıyla donup kalmaması işten bile değil!..Galiba bir de dernek olacak: “Halk Ozanları Derneği“ falan gibi.. Halk edebiyatı uzmanı, azmanı geçinenler; “Folklor“ üzerine bilimsel, filimsel ve komiksel yazılar döktürenlerden bazıları da aynı yanlışın burgaçı içinde debelenip duruyorlar... Dilimizde 14’üncü yüzyıldan beri kullanılmakta olan “Ozan“ sözü Türkçe midir, değil midir, bir kere orası karışık!.. İkincisi, bu kelime ile şiirlerini sazı ile söyleyenler kast edilmiştir. Daha sonraki yüzyıllarda “Geveze, çenesi düşük, çok konuşan “ gibi anlamlar da almıştır. “Ozan“ (=Saz şairi) demek olduğuna göre, “Halk ozanı“ (Halk halk şairi) demek olmuyor mu?.. Yanlışın yaygınlık derecesi bundan ibaret kalsa öpüp de başımızın üzerinde taşımaya dünden, hatta önceki günden razıyız. Hızlarını alamayıp yanlışlarına devam ediyorlar: Arif Nihat Asya’ya, Mehmet Akif’e, Yahya Kemal’e vb’ye de “Ozan“ diyorlar... Olsa olsa Karacaoğlan, Âşık Ömer, Dadaloğlu, Seyranî vb için “Ozan“ denilebilir. Geçen yüzyılın büyük ozanı Veysel bile “Ozan“ değil, ‚“Âşık“ olarak anılmaktadır. Bunca söylenenden sonra anlaşıldığı üzere ‚“Ozan“ sözü ancak “Saz şairi“ yerine kullanılabilir; geniş ve genel anlamıyla “Şair“in yerini tutamaz...


Kelimelerin Serencamı
Edepsizliğin adını “sinirlilik’’ koydular; deli biraz sakinleşip “akıl hastası“ oldu.
Kaba kuvvet yontulup “Gövde gösterisi“, bukalemun insan şekline girip „dalkavuk“, boyunbağı bağlayıp „sadık eleman“ oldu.
Sömürü isim değiştirip “konsorsiyum“ adını aldı.
Emperyalizm gülümsemesini öğrendi “dostluk” denildi; kaşarlanmış kart misyoner “barış gönüllüsü” oldu.
Hokkabaz staj görüp “ilizyonist”, zam kılık değiştirip „ayarlama“ oldu.
Yemeni ıslah edilip “mokasen”, bakkal biraz büyüyüp “süper market” oldu.
Türkçe aşevi adını değiştirip “lokanta”ya dönüştü; hızını alamayıp “restoran” oldu.
Yaya kaldırımı firenkleşti “tıretuvar”, cânım cankurtaran da ona özendi “ambulans” oldu.
Yalancılığa, ikiyüzlülüğe “politika”, her gün fikir değiştirmeye “gelişme”, İspanya’da şatolar kurana da “entel” denildi.

..ve iki çift lâf edelim dedik, gün akşam oldu.



www.ufukotesi.com - 04 / 2004  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.