Afrika'da geçtiğimiz aylarda düzenlenen Birleşmiş Milletler Su Zirvesi ve 22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle hazırlanan BM Su Raporu'nda Türkiye ile ilgili çarpıcı tahminler yer alıyor. 21. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle Ortadoğu ve Arap yarımadasında büyük bir su sıkıntısı çekileceğinin altı çizilen raporda, şu kritik tarihler belirlendi: 2005, 2025, 2040… Şu anda dünya üzerindeki 188 ülkenin 50'sinde kullanma suyu sorunu olduğu belirtilen raporda, 2005 yılının kuraklık için dönüm noktası olduğu kaydedildi. Rapora göre, Türkiye 2005 yılından itibaren kuraklığın baş göstereceği ülkelerden biri. Su sıkıntısı Türkiye dışında Arap yarımadası, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da başlayacak.
2025 ise kuraklık ve beraberinde meydana gelecek hastalıklar için en tehlikeli yıl olarak görülüyor. BM raporu, 2025'te 3 tarafı denizlerle çevrili Türkiye'de de tehlike çanlarının çalacağını anlatıyor. Türkiye, ekonomik olarak su sıkıntısını çekecek ülkeler arasında gösteriliyor. Bu tarihte Arap yarımadası ile Ortadoğu ise kuraklığı tam olarak hissedecek. BM uzmanları, 2040 yılını Türkiye için 'kritik bir yıl' olarak görüyorlar. Tahminlere göre, Suriye ile Irak, bu dönemde susuzluktan kırılacak, tarlalarda ekin yetişmez hale gelecek. Bu, Dicle ve Fırat nehirleri Türkiye'nin can damarı haline gelecek. Ancak BM, bu tarihte bölgede sınır aşan nehirler yüzünden savaşların çıkmasından şüpheleniyor. ABD’nin kimyasal silah aramak bahanesiyle işgal ederek Saddam Hüseyin rejimini devirdiği Irak ile Suriye'nin 'hiç düşünmeden' Türkiye'deki barajlara saldırı düzenleyebileceği de ihtimaller arasında. BM su savaşları ihtimalini ortadan kaldırmak için şimdiden önlem alınmasını istiyor.
AKP’DEN İSRAİL’E HEDİYE EDİLEN MANAVGAT!
BM 40 yıl sonra Türkiye ile Ortadoğu ülkeleri arasında su savaşlarının yaşanabileceği uyarısını yaparken AKP hükümeti İsrail ile Türkiye arasındaki Manavgat suyu projesinde imzayı attı. AKP Hükümeti’nin yaptığı anlaşmaya göre; İsrail 20 yıl Türkiye'den yılda 50 milyon metreküp su alacak.
“Barış Suyu Projesi”(!) olarak gündeme gelen Ortadoğu'ya su ihraç etme fikri ilk kez 1987 yılında Turgut Özal döneminde ortaya atılmıştı. Özal'ın ölümünün ardından bir süre askıya alınan Barış Suyu Projesi, AKP hükümeti döneminde nihayet resmiyet kazandı. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal, iki günlük İsrail ziyaretinin ikinci gününde, İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Yoaav Biran ile Manavgat suyunun DSİ tarafından İsrail'e satılmasına ilişkin ilk resmi anlaşmayı imzaladı. AKP Hükümeti’nin tabanın tepkisinden çekindiği için anlaşmanın müsteşar düzeyinde imzalaması ise gözden kaçmadı.
BİLE BİLE LADES VE AKP’NİN OYUNU
Ancak İsrail’e satılacak olan “su” için atılan imzalar yeterli olmayacak. Öncelikle iki ülke arasındaki anlaşma devletlerarası statüde olması nedeniyle, TBMM'ye gelecek ve orada onaylanması gerekecek. Anlaşmada taraf Devlet Su İşleri olacağından oylandıktan sonra yasa hükmünde olacak anlaşmaya göre Manavgat Çayı üzerinde kurulan içme suyu tesisleri DSİ'nin olacak. Buna rağmen, hükümet Manavgat İçme Suyu Tesisleri'ni özelleştirme kapsamına alıp, DSİ'yi devre dışı bırakarak işi çetrefilli hale getirdi. Programa göre, Tesisler 12 ay içerisinde işletme hakkı devri veya kiralama yöntemiyle özelleştirilecek. Böylece TBMM'de onaylanarak yasa haline dönüşecek anlaşma gereği DSİ'nin olacak tesisler, aynı zamanda özel bir şirkete satılmış olacak. Özelleştirmenin ardından tesisleri işleteceklerin bakım ve onarıma ait yükümlülükleri, DSİ ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenecek. DSİ'nin özelleştirme sonrasındaki rolü ise sadece tesisi alacak şirketin bakım ve onarıma ilişkin denetim ve kontrollerini yapmak olacak. Manavgat suyunun kontrolü ise tamamen tesisleri alacak özel şirkete geçmiş olacak.
AKP’NİN PEŞKEŞİ İPTAL EDİLEBİLİR
Bir yıl sonra yapılacak özelleştirme sonrasında su anlaşmasının geleceğine ilişkin sorumluluğu tesisi alacak şirket üstlenecek. Tesisleri alacak özel şirket, İsrail ile yapılan anlaşmanın yükümlülüklerine karşı sadık kalmazsa sözkonusu anlaşmanın bu durumdan olumsuz etkilenebileceği belirtiliyor. Bunun yanı sıra TBMM'de onaylanan anlaşma gerekçe gösterilerek Danıştay'a yapılacak başvuru ile özelleştirmenin iptali gündeme gelebilecek. Su, Ortadoğu ülkeleri arasında 'politik' bir malzeme olarak dikkat çekiyor.
Arap ülkeleri, İsrail'e su satışına karşı çıkıyor. Proje İsrail ile Suriye arasında da sorun teşkil ediyor. 1967 yılındaki Arap-İsrail Savaşı sırasında bölgedeki önemli su kaynaklarından biri olan Golan Tepeleri'ni işgal eden İsrail; Suriye'nin özellikle başkent Şam’a giden suyu kontrolü altına aldığı biliniyor.
|