Kuşbakışı

 

Şahin Zenginal  

Ucuzluk ve bedavacılık


Türkiye’de son yıllarda inanılmaz olaylar yaşıyoruz. Her şeyi basite indirgedik, iki slogan ve bir çift kuru laf neredeyse ana ilkemiz oldu. Olayların derinine inmek, sebepleri ve sonuçları araştırmak artık hayal oldu, araştırmak isteyenler de neredeyse azılı suçlu gibi içeri tıkılacak. Ucuzluk ve bedavacılık içimize kadar işlemiş. Çalışmayı şiar edinmiş, emeğinin, alın terinin ve hak ettiğinin dışında hiçbir karşılığı kabul etmemiş bir neslin torunları olan bizler, hazırcılığa alıştık ve alıştırıldık. İlim adına, sanat adına, çalışma adına, işgücü adına hiçbir değeri kabul etmez olduk. Ucuzluk ve basitlik adam boyu…

Bilmem ne star diye bir yarışma düzenleniyor… Öyle üç beş genç değil, yüzlerce, binlerce ifade edilecek çoğunlukta kızlı-erkekli gençler, yarışmaya katılmak için uzun kuyruklar oluşturmuş. Hatta sadece bir ildeki seçmelere 4 bin civarında kişinin katıldığını duyunca dudaklarım uçukladı. Amaç, kısa yoldan şöhret olup çok para kazanmak…
Biz evleniyor muyuz, kim evleniyor muymuş ne, diye güya bir yarışma programı düzenlenmiş… Kızlı erkekli gençleri doldurmuşlar kameralı eve… Görücü usulüyle evlenmeyi çağdışı bulanlar, sadece ekranda görebildikleri kızlar veya erkeklerle evlenebilmek için çırpınıp duruyorlar. Buna da gelişmişlik ve medeniyet diyorlar… Dedikodu, seviyesizlik ve ucuzluk almış başını gidiyor… Amaç yine aynı, kısa yoldan şöhret olup çok para kazanmak… Evlilik gibi kutsal bir değerin karşılığında bile olsa…
Daha akla hayale gelmedik nice yarışmalar… Hatta muhafazakârlığı ve ciddiyetiyle övünen bir televizyon kanalı, nişanlı çiftleri, sokak ortasında şaklabanlık yaptırarak yarıştırıyor… Başka bir televizyon kanalı ise güya bilgi yarışması adı altında abuk sabuk sorularla milletin kafasını bulandırıyor. Amaç neyse, yarışmanın içinde dansöz kızlara göbek attırılıyor. Ucuzluk ki, ne ucuzluk.
Reklamlarda bile kendi egoistliğini ortaya çıkaran bir televizyoncu, kısa yoldan şöhret olanları eleştirmek için yaptığı programda, ekranlarda sergilediği dengesizlikleri dışında hiçbir özelliği olmayan birine şarkı söyletince küçük dilimi yutacak oldum… Bu kadar da mı ucuzluk olur Allah aşkına…
Ucuzluk maalesef kanımıza işlemiş… Adam namazında niyazında… Belki hacca da gitmiş. Piyango, sayısal loto, toto ve buna benzer daha ne tür şans oyunu varsa, hepsinin haram olduğu konusundaki Cuma hutbesini dinlemiş. Bir bakıyorsunuz, hemen aynı gün, cami çıkışında sayısal loto kuyruğunda… Amaç yine aynı. Kısa yoldan zengin olmak… Para nereden gelirse gelsin, önemli değil.
Artık atasözlerimiz de, “yoldan çıkaran sözler” olmuş… Devletin malı deniz, yemeyen keriz… Bana dokunmayan yılan bir yaşasın…Her koyun kendi bacağından asılır… Üzümü ye, bağını sorma… Altta kalanın canı çıksın... Ve daha nice “yoldan çıkaran” ucuz sözler… Sadece insanımızı değil, güzelim atasözlerini de yoldan çıkardılar…
Kime kızmalı bilmiyorum ki. Reyting için, insanlarımızın maddi imkânsızlıklarını ve duygusallıklarını kullanarak, onları sömüren ve kısa süreli, ucuz şöhret uğruna, gençlerimize her türlü şaklabanlıkları yaptıran televizyon kanallarına mı?
Çocuklarına maddi ve manevi değerleri öğreteceklerine, okumaları için, ahlâklı, dürüst, memleketine ve milletine faydalı birey olmaları için yetiştirecekleri yerde, “Ya topçu ol, ya popçu” diye kısa yoldan zengin olmak için teşvik eden anne babalara mı?
Okulları, hastaneleri, devlet dairelerini, hatta camileri bile ticarethaneye çeviren, “Ver kurtul, sat kurtul, vergi al kurtul, zam yap kurtul, kredi bul kurtul” propagandasıyla milli, manevi ve ahlâki değer adına ne varsa, hepsini reddeden siyasal sistem ve onun yılmaz savunucularına mı?


www.ufukotesi.com - 03 / 2004  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.