Reymanca

 

Reyman Eray  

Hint boyasıyla damgalanmak


Hiçbir uygar ülkede, yurttaşa “alternatif suçlu” gözüyle bakılmaz ! Belki de bu nedenle, kimi “uygulama”lar zaman zaman kırıyor, üzüyor, incitiyor bizi. Batılı olduğumuzu düşünüp kıvanırken, hâlâ su katılmadık birer doğulu olduğumuzun yüzümüze vurulması gibi; “kıvanç payı”mızın elimizden alınması gibi bir şey bu ! Seçimlerde “mükerrer(yinelemeli) oy” kullanılmasını önlemek için Hindistan'dan milyarlarca lira karşılığında “özel boya” getirten yetkililer; bir kez daha Türk insanına “Sen üçkâğıtçısın ! Seni damgalamazsam, gider başka sandıklarda ikinci-üçüncü kez oy kullanırsın” demeye hazırlanıyor... Çok ayıp ! Kendi insanımızdan utanmıyorsak, yabancılardan utanalım.

Hiç kimse, hiçbir kurum, yurttaşı bir hafta-on gün boyunca “damgalı eşek” gibi dolaştırma hakkına ve yetkisine sahip değildir ! Birileri “Aklından bile geçirme !” diyebilmelidir “damgalama”yı önerenlere.
“Konuşan Türkiye” sloganını(!) bayrak edinip her fırsatta “gevezelik” edenlerimiz; “her şeye karşı çıkma” alışkanlığında olanlarımız, “Hint boyasıyla damgalanma” gibi çağdışı bir uygulamaya da karşı çıkmalıdır. En azından “onurlu” bir başkaldırıdır. Şimdi konuşmalı, “Beni damgalayamazsın !” diyebilmelidir. “Benim, daha önce işlenmiş ‘mükerrer oy kullanmak’ gibi bir suçum yok ! Dolayısıyla, bana inanmak, güvenmek zorundasın ! Ben ‘yurttaş’ım ve sen benim için varsın ! Alırsın önlemini; “mükerrer oy” kullandırtmazsın; kullanan olursa da, en ağır biçimde cezalandırırsın ! Yurttaştan ‘oy kullanmadığı’ gerekçesiyle aldığın paranın elli-yüz katını ‘mükerrer oy’ kullanandan toplarsın !”
Böyle bir boya neden ABD’den, Avrupa’dan ya da Japonya’dan vb. alınmaz da, Hindistan’dan alınır ?.. Kişileri “damgalama” ilkelliğini sürdürmede “önde gelen ülkeler”den biri olduğu için mi ?.. Yoksa “yaşama biçimi” konusunda Türk ulusuna değimli görülen “ölçüt” Hintliler mi ?.. Batı ülkelerinde böyle bir boyanın varlığı bile bilinmediği için mi ?.. Uygar bir toplumda, birey kendini damgalatır mı ?.. Konu buraya gelip dayanınca, Türk insanının “eksik”lerinden biri geliyor gündeme: Birey olabilmek !..
İşportacılık yapar, engellemeye çalışan belediye görevlisinin üstüne yürür; kaçak gecekondu yapar, yıkım görevlilerini elindeki odunla-kürekle yıldırmaya kalkışır; korsan CD satar, toplamaya gelen zabıtanın üstüne yürür... Yani, hep “haksız”ken başkaldırır, “suçlu”yken başkaldırır.
Oysa, “Beni Hint boyasıyla damgalayamazsın ! Beni on gün ‘damgalı eşek’ gibi dolaştıramazsın !” diye başkaldırsa, ne haksız olacak, ne de suçlu.
“Damgalanmamak” için kimsenin sandığa gitmediğini gören “sivri akıllı yetkili”ler de, zorunlu olarak bu uygulamadan vazgeçecek.
Haydi, biraz “kişilikli birey” olalım !



www.ufukotesi.com - 03 / 2004  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.