Konuşmacılığın, sunuculuğun, haberciliğin bu denli “ucuz” olduğu bir başka ülke var mıdır acaba ? “En çok izlenen kanal” olmayı “en doğru kanal” olmaya yeğleyenlerin ekranında-radyosunda, kültürsüzlüğün, bilgisizliğin, saygısızlığın bini bir para !
“...Amerika Irağı işgal...”
Hayır hanımlar-beyler ! “Irağı” değil; “Irak'ı”.
Özel adlar “deforme” edilemez ; kendi “öz biçimi” dışına çıkarılamaz !
“Timur Selçuğun” değil ! “Timur Selçuk'un” .
* * *
“Folklör”, “Azarbeycan”.
Yok böyle sözcükler Türkçede hanımlar-beyler !
|
“Folklor”, “Azerbaycan” var.
“Sömestir” değil, “sömestr”. Diliniz dönmüyorsa, Türkçesini kullanın: “Yarıyıl”.
Gündüz-gece yüzlerce yanlış, yüzlerce bilgisizlik, yüzlerce düzeysizlik...
En sık yapılan yanlışlardan biri: “Yanıt vermek”.
“Yanıt vermek” demek, Arapçadaki “cevap” sözcüğünden yola çıkıp, tümceyi Türkçeye devşirmek demektir.
Türkçede “yanıt vermek” yok; “yanıtlamak” vardır.
* * *
Ameliyatta, midesinde makas unutulmuş... Hastaneden çıktığı gün, ana haber bülteninin “bir numaralı” konuğudur:
Haberci(!) ilk aptalca sorusunu sorar:
“Nasıl oldu ? Nasıl unuttular ?..”
Adamcağız ne bilsin nasıl unuttuklarını ?.. Ameliyatlar, hasta bayıltılarak yapılır.
Bitmedi ! Sırada ikinci “aptalca” soru var:
“Siz o anda anlamadınız mı ?..”
“...”
“...Peki ! Telefonda ameliyatınızı yapan doktor var. Kendisine soralım... Alo... İyi akşamlar doktor bey... Beni duyuyor musunuz ?.. Nasıl oldu ? Nasıl unuttunuz ?..”
* * *
Bir sahne adamımız, şarkıcı-oyuncu bir “ünlü”müze “Medya maymunu” demişti... Medya bunu aylarca gereç yaptı... Son yıllarda “en büyük maymun”ların kendi aralarından çıktığını düşünmeden...
Habercinin önündeki kâğıtta sorular var. İlk sorusunu soruyor. Karşısındaki, soruyu yanıtladıktan sonra, fazladan bilgi veriyor... Bu bilgi, habercinin sormaya hazırlandığı sorunu yanıtı da olsa, sırayla sormaya programlamış kendini, soracak.
Yani, durum şöyle:
“Silah seslerini duyunca ne yaptınız ?”
“Hemen kendimizi yere attık... Oradan geçmekte olan bir delikanlı vuruldu...”
“Ölen ya da yaralanan oldu mu ?...”
“...”
Bunlar hep oluyor, çünkü “reyting kanalı aslancıkları”nın yeteneği, not aldığı soruları peş peşe sormakla sınırlı.
“Pratik zekâ” yok ! İnisiyatif yok ! Dikkat yok ! Beyin yok !
Yok ! Yok ! Yok ! Başına kötü bir şey gelen, hemen ekrana koşup bunu paraya dönüştürme eğiliminde. Türkçemizde “şark kurnazlığı” olarak geçen bu patolojik olguya, -“geçim sıkıntısı” gibi nedenlerden ötürü- hoşgörüyle yaklaşılabilirse de; bunlara -mal bulmuş Mağribi gibi- sarılarak ekranlara taşıyan ve “suyunu çıkarana dek” kullanan medya maymunlarının hoşgörülecek yanı yok !
* * *
“Kanal ... Türkiye’nin en güzel kızını seçiyor...”
Yalan ! “Türkiye’nin” değil, “yarşmaya katılan 30-40 kızın” en güzelini seçiyor ! Türkiye’de, sizin “kulis”lerinize, “klik”lerinize, “pazar”larınıza alet olmayacak yüzbinlerce “çok daha güzel kız” var...
|