Gerçeklik düşüncesi, zanna dayalı düşünce, şüpheli düşünce, kuruntu ve vehim düşüncesi olarak bir derecelenme yapılabileceği gibi, dilsizlerin meramlarını anlatırken, bilinçlerinde geçen olaylar ve işlemler de düşünen, düşünülen arasında kurulan bağların bir üst seviyede yapılaşabileceği de kabul edilebilir. İşaret dili kullananların araç gereç yaptıklarını göz önüne aldığımızda, algıya bağlı düşünceden de söz edilebilir. Çocuklar dört yaşlarına kadar algıya bağlı düşünceleri ile pek çok sorunun üstesinden gelebilmektedirler.
Düşünme eylemi esnasında ortaya çıkan düşünce, düşünene kendi varoluşu ile ilgili ipuçları verir ve onu yönlendirir. Bu esnada düşüncenin kendi kendisi olduğu kararını da düşünenin vermesi gerekir. Yoksa düşünülen, fakat düşünüldükten sonra hatırlanmayan düşüncelerin, düşünen için fazla önemli olduğu söylenemez.
Bilinçli bir şekilde kendi ekseni etrafında dönüp duran düşünceler, tıpkı bir topaç gibi döndükten bir müddet sonra yerlerini başkalarına terk etmek veya kendi içine dönüp çökmek, temelsiz kalmak gibi durumlarla karşılaşırlar. Bu türden düşünceler, kendi sınırlarının dışına çıkamaz, başkalarına aktarılamazlar, başkalarıyla paylaşılamazlar. Doğdukları, ortaya çıktıkları bilincin içinde ölüp gider, tıpkı yanıp sönen mum ışıkları gibidirler. Fakat bu düşünceler, dışarıya ışık vermezler. Çünkü insanlar arası ilişkilerdeki alış-verişlerde kullanılamazlar. Oluştukları zihnin içinde patlayıp, enerjilerini tüketirler. Bu sebeple başka zihinleri etkileyemezler.
Kendi ekseni etrafında dönen düşünceler, tek boyutu olan düşüncelerdir. Boyutu kısa olduğu kadar, ömrü de kısadır. Sadece düşünen için vardır. Tek boyutlu düşünce faydasız ve verimsizdir. Çok boyutlu, kendi dışında başka düşünceleri de etkileyebilen düşüncelerin kaynağı olabilecek türde düşünceler, üretici ve verimli düşünce olarak tanımlanabilir. Tek boyutlu düşünce, tek renkli ve tek sesli düşüncedir. Bir atımlık barut gibidir. Başka bir gücü yoktur.
Kendi dışındaki düşünceleri etkileyebilen, çok renkli odak noktaları değişebilen, başka düşünceleri kendine çekebilen veya kendisi başka düşüncelerle birleşebilen yahut başka düşüncelerin içine girerek, onlara yeni bir canlılık katabilen, evreni anlamamızı kolaylaştırıcı düşünceler, büyük düşüncelerdir. Düşüncenin çok boyutlu veya çok renkli olması, onu zenginleştirdiği kadar, başka düşüncelere de zemin hazırlar veya yeni zeminlerde yeni yapılar oluşmasını sağlar.
Düşünce ile düşünceye bakış, düşünceyi görebilme çabası, somutlaştırabilme bilincinin etkinliği ile olur. Bu bakış daha çok düşüncenin içeriğine, onun sınırlarının belirlenmesine yöneliktir. Düşüncede düşüncenin kendisiyle meşgul olmak, insanı düşünce ötesi veya düşünce üstü yapıların, düşünülmesine götürür. Bilinç, sadece akışıyla düşünceyi bu yapılara doğru sürükler. Düşüncenin konumundan, ulaştığı bilinçlilik seviyesinden, düşüncenin incelenmesinde, bilinçlilik derecelerinin aydınlığı işe karışır. Farklı aydınlık dereceleri, farklı ürünlerin ortaya çıkmasına, düşünmenin zevkine varmaya yol açar. Düşünceden düşünceye bakış, bir sevinç ve huzurla düşünceler arasında ayağı takılmadan yürümeye yol açar.
Düşüncenin kendi ışığı, düşünceden düşünceye bakarken insanı bilinçlilik ötesi seyahate çıkmaya zorlar gibidir.
Düşüncedeki ışıklılık hali, içeriği aydınlattığı kadar, anlamayı da kolaylaştırır. Düşüncede düşüncelerin karşılıklı iletişim ve etkileşimi, düşüncenin pusulasıyla düşüncenin sınırlarında dolaşma fırsatı verir. Düşüncenin sınırları zorlanırken, düşünülenin düşünce içeriği olarak düşünülmesine, anlaşılmasına ve yorumlanmasına katkıda bulunur. Düşüncenin bilinçteki akışıyla, düşünceler yeni yeni renkler ve biçimler alır. Hatırlayıp tekrarladığımız düşünce oluşumları, kendi ekseni etrafında dönen düşüncelerdir. Çok tekrarlandıkları zaman, büyü etkisi yaparak, düşüneni telkin altına alırlar. Bunlar öyle ruh hallerine yol açarlar ki, tekrarlayanı büyülemiş gibi davranışa zorlayabilirler. Düşünce, kendi kendisinin içinde dönüp dolaşır. Dolap beygiri gibi döner. Başka düşünceleri etkileme, etkileyebilme özelliği olmadığı için, varlığı sadece düşünen içindir. Onu düşünen şahıs düşündüğü sürece vardır. Başkalarına yol göstermeyen, insanlığa, yol gösterici düşünceler olamaz. Sadece bir kişiyle ilgilidirler, onun dışındaki düşüncelerle bağlantıları hiç yoktur.
Düşüncenin kendisiyle ilgilenmesi, zihni yorucu bir çabadır. Düşünceyi, düşünce olarak ele alıp, ona ne olduğunu sormak, bilinçteki değişimleri sıra ve düzeni içinde takip edebilmek, düşünceden düşünceye ilerlerken, düşünceden düşüncenin seyrini gözleyip, kontrol edebilmek, zihni yormadan, aynı bilinç ışığıyla düşünceyi, başka düşüncelerin emrine vermek, uykudan uyandıktan sonra, uyumadan önceki bilinçte mevcut olan içerikleri hatırlamak, kendimizin varoluşuna inanmakla ilgilidir. Varoluşumuza inanmamız, düşüncelerimizin de sahibi olduğumuza inanmamızı gerektirir. Varoluşumuz, düşünce sahibi oluşumuzdan önce gelir. Önce varlığımız, daha sonra onun görünüşleri ve yaşantıları, ürünleri söz konusu olabilir. Küresel bütünleşme ile kültürel bütünleşmeyi aynı içerik zanneden düşünce aptalca bir düşüncedir. İçeriklerin birbiri içine girerek oluşan bir düşünce açık seçik bir düşünce değildir. Türk düşünce hayatındaki zihniyet bulanıklığı da bu belirsizlikle dopdoludur.
Varlığımız olmadan, düşüncelerin hayat sahası olamaz. Her akla gelen ve esen her düşünce, düşünce olma niteliğini taşıyamaz. Düşüncenin niteliği, olumluluk yönünde ise, başkaları ondan faydalanıyor ise, bir anlam taşıyabilir. Yoksa kendisini düşünen kişi ile mezara gömülür. Günümüzde mevcut ve hâla tartışılan düşünce sahiplerinden tanıyıp bildiklerimiz tek boyutlu değil, çok boyutlu, tek odaklı değil, değişen odaklı, tek renk ve sesli değil, çok renkli ve sesli düşünceleri olanlardır. Onlar, başkalarını etkileyebilen düşünce sahipleridir. Kendi düşüncelerini işlemiş, düşünce içeriklerini aydınlatmış, düşüncelerinde bu düşünceleri tartmış, ölçmüş biçmiş, daha sonra düşüncelerinden düşündüklerinin ürünlerini görebilmişlerdir. Düşünceleri işleme, aydınlatma, ayrıntıları ve fazlalıkları ayıklama ve uygulamaya aktarma eylemleri, tek boyutlu düşüncenin nitelikleri değildir. Dönüp dönüp aynı sloganı söylemek, tek boyutlu düşüncenin ta kendisidir. Hatta bu ilim adına yapılıyor olsa bile... Çünkü kendi ekseni etrafında dönen düşünce uzmanların düşüncesidir. Yeni düşüncelerin gelişmesine, yeşermesine ön yargılı olarak yaklaşma eğilimindedir. "Düşünüyoruz o halde yokuz !.."
|