Göğe Merdiven

 

Aybars Fırat  

Aslında kimse uyumuyordu!


"Aslında kimse uyumuyordu" Kıbrıs Türklüğünün mücadelesi ile ilgili önemli bir kitabın adı. Bugünkü sohbetimizin konusu bu başlıktan mülhemdir. Diyeceğim ki; "Millet olarak uyuyor, uyutuluyoruz" Bugün, bizim görünce şaşırdığımız bir takım gerçekleri "Aslında bilen biliyor!" Hatta biraz daha ileri giderek diyebiliriz ki, "Çoğu kişi biliyor da sesini çıkarmıyor", "Bana ne" diyor, elini taşın altına sokup çözüm üretmiyor, suskunlukla geçiştiriyor, milletimize duyurmuyor.

Neden mi? Orta Asya ve Orta Doğu'ya yerleşmeye karar veren ABD, dünyayı aldatmak için yıllardır hazırladığı uydurma gerekçeleri 11 Eylül tarihinden itibaren uygulamaya koydu. "Ladin" dedi. "El Kaide, Nükleer, Terörizm, Saddam..." gibi gerekçelerle önce Afganistan'a, sonra da Irak'a girdi. Sırada altı İslam ülkesinin daha olduğu söyleniyor.
Aynı gün Irak'ın ve Müslüman ülkelerin hedefte olduğu söylenmişti. Saldırının ABD'nin içinden kaynaklandığı, MOSSAD'ın, ikiz kulelerde çalışan Yahudileri o gün işe gitmemesi konusunda uyardığı.. yazıldı, çizildi. Yahudi'nin girdiği ülkelerin önce ekonomilerine, sonra siyasetlerine hakim olduğu, iktidarları sırasında kaos yaratıp tam bir dikta yönetimi kurduğu biliniyordu. Şu son senelerde ise Küresel Kraliyetine son şeklini vermek üzere olduğu yazılıp çiziliyor, aklıbaşında kişiler tarafından bütün dünya uyarılmaya çalışılıyordu. Nitekim ABD, Irak'a girdi. UNESCO'nun "Sakın dokunmayın, Dünya Mirasıdır!" dediği yerler öncelikle bombalandı. Kazı yapılması halinde binlerce yıla ışık tutacak arkeolojik bölgeler ilk hedef oldu. ABD ordusunda görev yapan Meksikalı, Kübalı, Güney Amerika'dan yeni göç etmiş bir sürü gariban ölmeye başladı. ABD halkı başta olmak üzere bu işgalden memnun olan kimse yoktu. Irak’ta ise tam bir başıbozukluk oluştu. Yağmalamalar başladı. Müzeler, bankalar yağmalanırken, buna alenen izin verilirken Petrol Bakanlığı ABD tarafından özel korumaya alınıyordu. ABD Irak'ta ve dünyada ummadığı bir tepkiyle karşılaştı. Çeşitli ülkelerde ve bu arada Türkiye'de basını yumuşatmak için gazetecileri ve din adamlarını satın aldığı konuşulmaya, yazılmaya başlandı. Gerçekte Irak'taki her taşın altında ABD değil Yahudi vardı. Anglosakson-Yahudi işbirliği vardı. Kaos oluşturup yönetmek bir Yahudi yöntemi idi ve kaosun ABD halkına kazandıracağı hiç bir şey yoktu. O halde ABD ne için, kime çalışıyordu? Bu sorunun cevabını geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanı Pavıl verdi: "ABD, bir Hıristiyan-Yahudi devletidir!" Dün, Lavrens'in, Vilyım Kempbel'in ve diğerlerinin din adamlarını, aşiret reislerini satın aldığı ve bir şekilde kendisine hizmete mecbur ettiği biliniyordu. Bugün, bu ve benzer kılıklarda binlerce casus yetiştirip, Anadolu'ya, Kafkasya'ya, Arabistan'a, Mısır'a, Trablusgarp'a gönderdikleri, gittikleri yerlerdeki insanların her zaafından yararlandıkları da biliniyor. İngiltere'nin bir Yahudi kuklası devlet olduğu da artık biliniyor. Yıllar öncesinde ABD'nin, İsrail'in, İngiltere'nin emelleri, Küresel Kraliyet, CFR, Beyinleri yönlendirme ve çağımız insanını idare için geliştirilen binlerce yöntem yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Peki bütün bu gerçekler ilk söylendiğinde, kamuoyu ikaz edildiğinde neden kimse aldırış etmiyor? O gün "Komplo Teorisi" denilen şeylerin bugün gerçek olması, bizzat en üst makamlarca ifade edilmesi ne anlama geliyor? İnternet sitelerinde bugün konuşulan ve "Komplo" diye geçiştirilen şeyleri yarın görürsek ne olacak? Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'ün ABD'de çeşitli zümrelerle yaptıkları pazarlıklar yavaş yavaş aydınlanıyor. Şimdi bunların gerçek olduğunu görüyoruz. Bugün, Irak'ta bir Kürt Devleti'nin varlığının yöneticilerimizce kabul edildiği söyleniyor. Korkarım bu da gerçek olacak. Bu söylentinin doğru olduğu anlaşılırsa, bunun hesabını kim verecek? Türk ve Dünya Kamuoyu birtakım gerçeklere alıştırılıyor ve sonra gerçekler kendisine söyleniyor, ifşa ediliyor. O zaman da atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiş oluyor. "UNESCO'nun "Bombalamayın!"dediği yerlerin ilkönce bombalanması, arkeolojik eserlerin ve müzelerin yağmalanması, Barzani ve Talabani'nin Yahudi'liklerinin açıklanması, Irak yönetimine onların getirilmesi bölgedeki İkinci İsrail Devleti içindir!" diyenlerin de doğru söyledikleri ortaya çıksa ne fayda? Bütün bunlara ilave olarak, İran'daki Yahudi hakimiyet dönemi Hakamanşiler veya Ehamaniler dönemi'nin İran'a milli kimlik olarak giydirilmeye çalışıldığı, bu dönemin bir Yahudi yönetim dönemi olduğu, yağma, yıkım ve talandan başka, diktatörlükten başka hiçbir medeni varlık bırakmadığını söyleyenler haklı ise? Dünya Arkeolojisi bir yana, İran'da bugünkü yönetimin dahi, bu Yahudi yönetim dönemi olan oniki asırlık suküt dönemi dışındaki dönemlerin araştırılmasına izin vermediği ortaya çıkarsa? Hakamanşilerin iktidarında sarayları idare eden Yahudilerin İran'a despotizmi hediye ettikleri, Yahudilerin idare ettiği bütün ülkelerde yıkım, kan ve gözyaşından başka geriye birşeyin kalmadığı açıkça görülürse? İran'daki Ariler vb tarihi hikayelerin gerçek olmadığı, masabaşı tarihlerinin açıklandığı dönemler gelirse? Masa başında mezhepler uydurulduğu ortaya çıkarsa! İran'daki bu günkü yönetimin ve mezhep anarşisinin müsebbibinin İngiliz servisleri olduğu, İran'ın hristiyanlaştırılmış bir müsümanlık yaşadığı görülürse? İran'da halkın "İngiliz tohumu" dediği Humeyni'nin ve Mollaların İngiliz Ajanı oldukları, İngiliz gizli belgeleriyle bir gün açıklanırsa? Bilmek için araştırmak, okumak ve samimi olarak Türk Merkezli düşünmek gerekir. Aslında herkesin bilmesi yetmez. Herkesin samimiyetle Türk Milletinin uzak geleceğini de düşünmesi bunlara kafa yorması gerekir. Yani demem o ki Komplo Teorisi her zaman Komplo Teorisi değildir!


www.ufukotesi.com - 10 / 2003  

aybarsfirat@yahoo.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.