Köşe Taşı

 

Prof Dr. Ali Osman Özcan  

Sakat Düşünce Hücresi


Yazılı ve görsel basında her gün söz ve davranışların nereye varacağı, kime dokunacağı, kimi hedeflediği ve nasıl bir sonuç doğuracağı düşünülmeden, ulu orta görüşler ileri sürüldüğü görülmektedir. Faydalı, verimli, üretici düşünceler düşünce meydanından çekilmiş. Kendinde bulunması gereken nitelikleri kaybetmiş düşünceler ortalıkta cirit atmakta. İşe yaramayan, değersiz, anlamsız, berbat görüşler sahiplerini ödüllendirircesine düşünce piyasasında alıcı avına çıkmış gibi sırıtıp durmakta...

Herhangi bir konuda karşılaştırmaların doğru yapıldığı, ayırımların ölçülü, birleştirmelerin ilkelerine göre, bağlantı ve ilişkilerin anlamlı ve eksiksiz kurulduğu düşünceler, müzelerde seyirci bekleyen antika eşyalara benzemekte.Geyik muhabbeti, şaka ve eleştiriler düşünce ürünüymüş gibi yutturulmaya çalışılmakta. Hele dürbünün tersiyle bakıp, şap ile şekeri birbirini karıştıranlar kadar, kanımıza ekmek doğramak isteyenler de baş tacı edilmektedir. Konuyu her yönüyle iyice düşünüp taşınmadan, karakuşi hükümlerle ahkam kesenler çok iyi politikacı olacaklarına inanmaktalar.
Toplumu ilgilendiren bir konunun bir bölümünü kulaktan dolma bilgilerle yanıtlamaya çalışanlar, çok izleyici toplamanın gururunu ve sevincini tatmakta. Avrupa Birliği ülkeleri ile eşit şartlarda eşit haklarla ilişki kurma yerine, o ülkelerin kuyruğuna takılma, dünyada onlardan başka devlet tanımamayı marifet saymaktalar. Türkiye’nin sadece Anadolu ile sınırlı olduğunu zannedip ülkemizin batısını, doğusunu, kuzey ve güneyini yokmuş farz ederek, batıyı gezip tozarak gezmeyi batılaşma veya batılılaşma sayanlarımız var...
Sakat düşünce, ilişkilerin eksik, yetersiz, kusurlu, bozuk, ters, anlamsız vb. nitelikte kurulduğu bir düşünce tarzıdır. Bir yönelmedir. Hata, yanlış ve kusurlarından ders ve ibret almaz. Düşmanı dost zanneder. Kuzunun aslanla sözleşme arzu ve isteğini uygulamaya aktarması şeklindeki düşüncedir.
Düşüncenin içeriğindeki özün gözü oyularak kör edilmiş, kulak zarları delinmiş, koku ve tat alması önlenmiş, gerçekle bağlantısını sağlayan dokunma noktaları felç edilmiş olabilir. Uygulamaya aktarılmasına karar verilen bir düşünce de, bir üst makam tarafından hadım edilebilir. Uygulanmak için yola çıkan bir düşüncenin düşmanları tarafından bazen ayağı, bazen kolları, bazen de bir başka yeri kesilir. Hatta zehirlenerek öldürüldüğü de olur. Düşünce sahibinin düşüncesine müdahaleler yapılır.
Sakat düşünce, kendine zarar verdiği gibi başkalarına da zarar verebilir. Kurulan yanlış ilişkiler, çıkarılan hatalı sonuçlar, alınan yetersiz önlemler düşüncenin uygulanmasını da sakatlayabilir. Sakat düşünce ile düşüncenin sakatlığı arasındaki farklılığa da pek dikkat edilmez. Sakat düşünce deyimi bir yerde düşünceyi niteleyen bir sıfatla yapılmıştır. Oysa düşüncenin sakatlığında, uygulamadaki niyet, başarı ve başarısızlık, faydalı-zararlı vb. boyutlar önem kazanır. Sakat düşünce, baştan beri sakatlığı olan bir düşünceyi ifade ederken; düşüncenin sakatlığı, uygulama ile ilişkilendirilir. Uygulamanın her hangi bir anında düşünceye müdahale edilmiş olabilir.
Sakat düşünce, parçayı bütüne, özeli genele, bazılarını hepsine, azlığı çokluğa üstün kılmaya çabalayan bir düşüncedir. Gözü kör,kulağı sağır olduğu için, tehdit ve tehlikelerden kendini koruyamaz. Karganın kılavuz olduğu bir düşünce türüdür ki, peşinden gidenlerin de başını belaya sokar.
Sakat düşünce ve düşüncelerin toplumsal seviyedeki yansımaları ise, içler acısı bir durum arz etmektedir. At gözlüğü takmış olanlar, Türk ulusunu sağlamlık deneyi yapılmamış bir köprüden geçirmeye çalışmakta, yazılı belge olmadan verilen sözlere veya edinilen izlenimlere göre, sonu belirsiz bir maceraya itmek istemektedirler. Bazıları da bu durumdan nasıl çıkar sağlayacaklarının hesabını yapmakta, pusuda beklemekte, kötü niyet taşıyan sakat
2


düşünceleri allayıp pullayıp, güzelce paketledikten sonra güzel ve iyi niyet diye pazara çıkarmaktadırlar.
Sakat düşünce, yapılan işleri aksatan, güçleştiren, işi zora sokan bir düşünce türüdür. Meseleyi önceden göremeyen, bağlantı ve ilişkileri sakınca yaratacağını bile bile yanlış şekilde kuran, yetersiz verilerle doğru çözümler ürettiği inancıyla hareket eder. Çözümle ilgili engelleri, güçlükleri, zorlukları gereği gibi değerlendiremez. Acele ve telaşla çözüm üretmeye çalışır. Çetin sorunları kolaymış gibi kabul eder. İyi, değerli, nitelikli ilişki kurabilme yapılarından yoksundur. Düşüncenin içeriğinde bozulmamış, tutarlı, doğru ve gerekli olan bölümlerle çözümlere doğru ilerlemez. Yetersiz silahlarla savaşa hazır olduğunu ileri sürer. Elverişsiz koşulları çözümün tam zamanı değil, elverişli koşullar olarak değerlendirilir. Bilerek veya bilmeyerek işin gerektirdiği çözümleri gereği gibi yapmadığını kabul edemez. İnatla hata yanlışlıkta ısrar eder. Giriştiği her çözümde ortaya çıkan çözümsüzlükleri, terslikleri kendinde aramaktan kaçınır.
Sakatlığını bile bile lades deyip, sonunu görmeden sorunu çözmeye kalkar. Kör bir cesaretin ise hiçbir faydasını olmadığını düşünmez. Eşeğinin çuluna bakmadan Hasan Dağı’na oduna gider. Doğru çözümleri de yakınsak veya ıraksak merceklerle görmeye çalıştığından gerçekliği elsiz ayaksız duruma getirdiğinin farkına varamaz. Sakarlık ve sakatlık sanki iş birliği yapmıştır. Yaptığı bütün proje, plan ve programlar başarısızlıkla sonuçlanır. Bu düşüncenin yaptığı işlemler daima eksikliklerle doludur. Dışı yaldızla süslü, içerisi ise kokuşmuş, bozuk malzemelerle doludur. Kendi sonunu hazırlayacak mücadelelere girişmekten çekinmez. Çözümün gerçekleşebilirliğinden çok, çekiliciliğine kendini kaptırma huyu vardır. Sıra ve düzenlilik içindeki hareket yerine, başı bozukluk geçer. Bazen doğru düşünceleri etkisizleştirmek için, sesini daha çok çıkarıp, haklı olduğunu ispata çalışır.
Kültürün canlılığını kaybettiği dönemlerde sakat düşünceler etrafta kol gezmeye başlar. Her kafadan bir sese çıkar. Herkes işin kuyruğunu kalabalıklar önünde kesmeye kalkar. Doğru düşünceler, düşünce alanından kovulur. Sakatlanan doğrular, kör-topal yürümeye çalışır. Hızlar kesilir, gizli güçleri güçsüzleştirilir.
Kültüre can verecek can suyu çeşmeleri kurutulur. Musluğun başındakiler, denize düşen yılana sarılır mantığı ile düşmanlarından yol göstermelerini beklemek zorunda kalır. Sakat düşünceleri yayma furyası içerisinde ortalık toz duman olur. Herkes şeffaflık ararken, şeffaflığın ne olduğunu bilmeyenler kılavuzluk etmeye kalkar. Mutluluk vaadi ile ortaya çıkan mutluluk bezirganları kitleleri mutsuz edecek eylem ve etkinlikleriyle ermiş muamelesi görmek ister. İnsan hakları savunucuları sadece kendi haklarının savunucusu olarak mangalda kül bırakmazlar. Bağımsızlık adına egemenlik hakları, başkalarının himayesine terk edildiğinde; kimsenin sesi çıkmaması gerekir.
Vücudu sağlam düşüncesi sakat olanlar vizyon, misyon ayaklarıyla kitleleri avutur. Dengeler arsı denge kurma, dengesizliklerin dengelerinin giderilmesi konuları bir tarafa bırakılarak, tek bir blok içine yamanmak için elden gelen her şey yapılır. Soygunculuk, hortumculuk, bozgunculuk, bölücülük vb. alkışlandığında; sakat düşünce bayram yapar.
Türk ulusu sakat düşünce sahiplerini çok iyi tanımalı ve bunların niyetlerini çok iyi sezip önlemini almalıdır. Yeni yetişecek genç nesillerin zihinlerine sakat düşünceleri yerleştirmek isteyenlere taviz vermeden mücadele etmelidir. Ders kitaplarının içeriklerinden başlayarak, başkalarının çıkarlarına hizmet eden düşünceleri yaymak isteyenlere asla hoşgörü göstermemelidir. Çünkü hoşgörü bazen acizlik olarak anlaşılabilir. Sakat düşüncelerin yok olup sağlıklı düşüncelerin egemenliğinin kurulması dileğiyle...


www.ufukotesi.com - 07 / 2003  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.