Bu konuda Yahudilerin, Kürdistanlı Yahudiler adının dışında, Kürt Yahudileri ya da Yahudi Kürtler adının kullanıldıkları da görülmektedir. Yahudiler durumu böyle kaşırken, Anglo-Saksonlar ile Avrupa Birliği ülkeleri de, benzer yolları çeşitli açılardan takip etmektedirler. Bunlardaki ana düşünce, bölgede doğu-batı yönündeki Türk halklarının, olası birlikteliğinin önünü kesmektir. Bunun için Gürcistan ve Ermenistan ikilisine, Kürdistan olgusunu da yetiştirmek ya da yerleştirmektir. Yalnız Kürdistan olgusunu, sadece Kürt gerçeğinde aramadıkları da bir gerçektir. Bu konuda, bölge Yahudileriyle ilgili çalışmaklarda bulunan Berhem adlı ve İsveç merkezli bir kuruluşun, yazarı olan A. Medyalı ismini kullanan sübjektif bakışlı bir şahıs şöyle der: “Putperestlik, Mecusilik, Zerdüştilik gibi eski inanç biçimlerinin ardından Şafii,Sünni, Şii, Alevi, Ehli Hakk(Ali İlahi),Kadiri, Ticani,Bektaşi, Şarli, Şebeki,Kakeyi,Bahai,Babi,Naskşibendi,Nurcu, gibi çok çeşitli İslami mezhep ve tarikat mensupları Yüzyıllar boyunca Kürdistanda: Nasturiler, Süryaniler, Ermeniler,Yahudiler,Yezidiler, Şemsiler, Bajoranlar, Levitiler,
Yakubiler(Jakobites), Amonitiler (Ammonites), Moabitiler (Moabites), Nazarenler (Nazarenes),Mandanlılar (Mandeans) gibi yine de çok çeşitli ve farklı etnik-dinsel yapılardaki topluluklarla birlikte ve yan-yana yaşamışlardır. Aslında maşa olarak kullanılan Kürtlerin kısa süreçte ellerine verilmek istenilen yerlerin, uzun süreçte Kürdistan kavramı içindeki mozayık edebiyatı ile onların ellerinden alınacağı ve onlara yedirilmeyeceği de anlaşılmaktadır. Yukarıdaki ifadelerde belirtilen topluluk ve inanç gösterimi ve demogojisi bunlardan sadece biridir. Demogojiyle objektif olduğunu savunanlar, dikkat etmişseniz, Kürdistan adını verdikleri topraklar üzerinde, tarihsel ve günümüz sürecinde yaşayan bir avuç gurupçuklardan ya da yok olma sürecine girmiş olanlara kadar insan adresleri verilirken, Türk ve Türkmen gerçeğini saklamak neyin amacı ve kimin hedefidir? Bu durum, Behrem adıyla çalışan Yahudilerin yaklaşımı mıdır? İşte güneşi balçıkla sıvayan ve objektif olamayan bir anlayışın, batılı sömürgenlerce de benimsenmiş açık bir örneği...Bu gerçek, sadece Yahudiler için değil, Ermeniler için de söz konusudur. Başta Doğu Anadolu olmak üzere, bölgeyi Ermenistan olarak niteleyen fanatik Ermeniler, bölge ismi bazında, halen Antik dönemlerin sürecinde hareket etmektedirler. Eğer bu gerçekler, tüm dünyada böyle ele alınmış olsa, Amerika kıtasındaki tüm Avrupalıların (İngiliz, Alman, İrlandalı, İskoç, İspanyol, Portekizli, Hollandalı,Yunanlı,Polonyalı ve İskandinavyalılarla, Asyadan gelen Japon, Çinli, Hintli, Arap, Ermeni vs. ) İnka, Aztek, Maya, Aravak, Pocahonta, Novajo, Apaçi,Mohikan vs. kızılderili kökenlilerin arazi ve topraklarını bırakmaları gerekmektedir. Aynı şekilde Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Afrika bölgesinin de Avrupalılar tarafından zencilere geri verilmesi gerekmektedir. Fanatik Ermenilerin düşüncelerine göre, Anadoluda işlevini ve de varlıklarını kaybetmiş olan, toplulukların bölgesel olarak tekrar isimlendirilmesi de lazımdır. Nasıl? Galatya, İyonya, Lidya gibi...Gerçi bilinçsiz ya da kültür emperyalizminin etkisinde gittiğinin farkında olmayan kişiler ve hatta devlet kadrolarının gözünün içine baka baka topluma kabul ettirilen, yedirilen, yutturulan Ege kavramı neyin nesidir? Tırakya adını, Osmanlı döneminde kullanıyor muyduk? Ya devlet eliyle pompalanan, pompalattırılan Kapadokya nasıl bir şeydir? Bu konuda bilgi cahili olan zavallılar da, iyi bir şey yapıyormuşçasına ya da çok bilmiş olmanın gururuyla, bunları bu şekilde kullanmıyor mu? Eğer, fanatik Ermenilerin dediğini, neden Ruslar yapmıyor ve de başta Kazan ile Ufa şehirleri olmak üzere, İtil boyunu ve de tüm Doğu Asyayı boşaltmıyorlar? Özal dönemi ile birlikte başlayan yoğun Kürtçülük anlayışını, dışarıdan besleyenler eliyle, bu Kürtçülüğün içine, Yahudilerin sokulması gibi Ermeniler de sokulmuştur. Zavallı Kürtler! Maşa gibi kullanılmanın daha mutsuzluğunu görmeden, mozayıkçı Kürdistancılar onlara karşı düşüncelerinin zehrini içten içe akıtmaktadırlar. Bunlardan M. Kalman adlı birisi, Kuzey Kürdistan olarak internet sitelerinde gösterilen yerleri Batı Ermenistan olarak bölgeyi ele alır: “Kürt aşiretleri Van gölü ve Fırat Havzası gibi yerlerde yoğunlaşmaya başlarlar(...) Kürtler, Moğol işgalinden sonra Ermenistan toprakları üzerinde yarı veya tam bağımsız beylikler biçiminde yaşamaya başladılar. Bu yıllara ilişkin Bitlisli Şeref Han’ın Şerehaname adlı kitabında çeşitli beylikler hakkında bilgiler vardır. 17.yüzyıla kadar ki gelişmeler aktarılır. Bunun dışında Kürtlerin Batı Ermenistandaki durumlarına ilişkin yeterli bilgiler yoktur.” Evet bunları yazan M. Kalman ismini kullanan şahıs, acaba Kürt mü ya da Ermeni mi? Fakat ne olursa olsun, Kürtçü geçinen guruplar içersine sızmış, Türk devletine ve Türk ilgililerinin aleyhine, iftira ve çamurlarını, o cepheden savurmaktadır. Kitabının kapağı dahi, bazılarınca Kuzey Kürdistan olarak nitelenen bir kısım bölgeyi, Batı Ermenistan olarak nitelemektedir. Kürtlerin bazı ajanları, pırovakatörleri iyi teşhis etmeleri gerekmektedir. Ele geçireceklerini sandıkları arazi, mozayık edebiyatına sokulmuş ve gelecekte de onlara yedirilmeyecek ve de yutturulmayacak olan arazidir. Şu anda, Amerikadaki internet sitelerindeki Kürt arazisi olarak gösterilen bölge, gelecekte Yahudi ve Ermenilere peşkeş çekilecek olan arazidir. O arazilerde, Kürtlere bırakılması gerçekten düşünülen kısım, en verimsiz ve de enerji kaynaklarından uzak kesimdir.
Kürt-Yahudi ittifakını çıkış yolu olarak görenler
Bunlardan hiç şüphesiz en ilginç olanlarından birisi, kıraldan çok kıralcı, yağcıdan çok yağcı olan ve de fanatiklik derecesinde Kürtçü olan ve Türklüğe düşman olanlara her fırsatta kucak açan, İsmayil Beşikçi denilen şahıstır. Kendisini Şark Kurnazları gibi sürekli tutarlı ve objektif olarak kamuoyuna göstermeğe çalışan bu şahıs, sanki Siyonizmin tüm dünyadaki üç kağıtlarının, sömürüdeki yerini bilmezmiş gibi, Kürtleri Yahudilerin kucağına doğru itmektedir. Bu adam, Yahudilerin dünya hakimiyetindeki payını bilip de, bu payı kesememenin pozisyonun da tek kurtuluş yolu olarak, Kürtlerin Yahudilerin kucağına oturmalarıyla mümkün olacağına mı inanmaktadır?Yani, ‘bükemediğin bileği öp mü’ demek istiyor? Belki de, Kürtler için tek kurtuluşun Anglo-Sakson-Yahudi ittifakının kucağında olacağını görmüştür! Gerçekten Osmanlı Devletinden ayrılan ya da koparılan topraklarda kurulan devletler de, bir ağabey gölgesinde oluşmamışlar mıydı? Belki de Beşikçi, bunları hayal ediyor... Elbette Beşikçi, Türkiyede bir sömürü sorunu varsa, bu sorunda Anglo-Sakson-Yahudi ittifakının sorumlu olduğunu, anlamayacak kadar da, düşüncesiz bir insan değildir. Eğer Türkiyede Kürtler yoksulluk ve sosyo-ekonomik anlamda sorun yaşıyorlarsa, Türkiyedeki Türkler de, aynı sorunları yaşamışlar ve yaşıyorlar. Bakınız İstanbulda yaşayan en kalabalık guruplarından birisi Kastamonulular, bir diğeri de Giresunlulardır. Onların Türk olması, bu ülkede Türklüğe, vatan ve millet kavramına karşı olan Çetin Altan ve mahdumları, Eski Maocu Cengiz Çandar ve eski sosyalist Mehmet Barlas kadar para,, iş, ev ve villalara sahip olabilmişler midir?Eğer olanları varsa, bunlar kimlerdir? Gerçekten Türk müdürler?Aynı şekilde Kürt kökenli olduğu söylenen Toprak, Ceylan, Dedeman vb. guruplar kadar para kazanmalarına imkan tanınmış mıdır? Alaton, Kahmi,Garih,Malki, Vakko,Masis, Portakal,Apikoğlu,Lapis, Pipis,Tuğlacı, Manukyan kadar bu ülkede olanaklara sahip olmuşlar mıdır? Ey Kürt olduğunu söyleyen insanlar! Çankırılı bir Türk’ün konumu, yukarıda isimleri sayılı olan burjuvaların yanında, sizden de daha zayıftır. Çünkü bu azınlık ve etnik kökenli burjuvalar, milli burjuvazinin oluşmaması adına, ülke içindeki azınlık ya da azlık dayanışmasını esas almaktadırlar. Beşikçi denilen şahıs, Yahudilere yamanmak adına, bu konuda şunları yazar: “Kürtlerin, Ortadoğuda Arap şovenizminin etkisi altında, Yahudilere karşı düşmanlık hisleri beslemesinin hiçbir yararı yoktur. Kürtler Yahudi toplumuyla daha sıcak ilişkiler kurmak durumundadırlar. Kürtler Yahudi toplumunun demokratik kurumlarını görmezden gelemezler. Yahudi toplumu Ortadoğuda Kürtlerin doğal ittifakçısıdır.” A.Medyalı adlı yine bu anlayıştaki başka birisi de, aynı paraleldeki düşüncelerini şöyle açıklar: “Kürtler, ezilen bir ulus olarak, Ortadoğuda üzerlerine düşenden daha fazlasını yapmayı günümüze değin sürdürmüşler. Bu nedenle Kürdistanı aralarında bölüşmüş devletler de olmak üzere diğer Müslüman ülkelerle birlikte İsraile karşı aynı cephe içinde yer almışlar. Oysa Kürtlerin çıkarları, kendilerini sömürgeleştiren devletlerin çıkarlarıyla çelişmektedir. Üstelik Ortadoğuda Kürt halkının gerçek dostu, müttefiki diyebileceğimiz tek bir Müslüman devlet de bulunmamaktadır. İsrail Yahudi Devleti, sadece Filistin sorunuyla özdeşleştirilemez, basitçe Filistin sorununa indirgenemez. Özellikle Kürtler bunu yapmamalıdırlar. ” Devam edeceğiz...
|