Yağmur ATSIZ’ı hiç tanımam. Ancak babası Nihâl Atsız’ın eserlerini okuyarak fikri yapımı geliştirdim. Kendisini basından tanıdığım kadarı ile solcu bir yazardır. Ancak değişen dünyada vatanseverliğin, milliyetçiliğin, devletin bölünmez bütünlüğünün ve Cumhuriyet temel ilkelerine sahip çıkmanın solcusu sağcısı olmayacağını da öğrendik. Vatan ve millet sevgisi bir ideoloji değildir. Vatan sevgisi imandandır.
Yağmur ATSIZ da Türk milletine böyle bir eser kazandırdığı için kendisini kutluyorum.
Yağmur ATSIZ diyor ki;
Anadilini bilmeyen hiç kimse yabancı dili de öğrenemez. Zira o şahıs her dilin yabancısıdır. Bundan ötürü ben hep yabancı dilde eğitim veren okulların aleyhinde olmuşumdur. Hazırlayıcı sınıflar diye uygulamayla önce on onbir yaşarındaki yavrucakların zihinlerini iğdiş ederler. Daha Türkçe’yi el yardımıyla konuşan körpe dimağlara beş, altı yüz İngilizce , Fransızca, Almanca “Kalıb” zerkederler ve ondan sonra da “asıl tedrisat” başlar.
Böylece, daha kendi ana dilini öğrenmeksizin bir ecnebi dilin, girdisi çıktısı bilinmez caddelerine meydanlarına ve ara sokaklarına fırlatılıp atılan on,oniki yaşlarındaki çocuklarımız, aradan sekiz on yıl daha geçince -hiç değilse kısmen- ne oluyorlar bilir misiniz?
İri kıyım gazetelerimizin dış haberler servislerine mütercim!!..
Bunlar genellikle makaslama servisleridir. O servislere Batı ülkelerinden gazete ve dergiler gelir. Onlarda oradan beğendiklerini makaslayıp genellikle mahreç göstermeksizin dercederler.
İşte ahlaki felaketin yanı sıra zihni ve fikri felaket de o zaman başlar. Zira o bahsettiğim genç arkadaşlar Türkçe bilmediği için ellerine verilen metinleri çevirmekten acizdirler.
Biz bu çocuklara ne verdik ki ne bekliyoruz? Bir memlekette klasik lise eğitiminin canına okunursa, kendimize ait ne varsa hepsi hakir görülürse, edebiyat hocası olarak odun kafalılar öğrencilerine ilk ders de Nihat SAMİ’nin kitaplarını (tıpkı Hitler gibi ama ilericilik namına) yaktırıp kafanızı ölmüş şeylerle dolduramam derlerse bir dil birtakım mektep kaçkını haytaların elinde kalırsa siz artık o gençlerden ne bekleyebilirsiniz.
Sorabilirsiniz ki, kırk, elli yıl sonra seksen milyon Türk nereye gidecek? Güzel Türkçemiz ne olacak?
Sümerler nerede? Hititler nerede? Frigler, Asurlular, Elamlılar, Mayalar nerede? Şanlı Romalılar nerede? O her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış mukaddes Anadolu ise hiç merak etmeyiniz o da yeni sahiplerini bulur. Parselleme çalışmaları çoktandır sürüyor zaten.
Taptaze bir umursamazlık ve dipdiri bir ilgisizlik içinde tarih sahnesinden kayıp gidiyoruz. Hem de göbek atarak.
Bu rezillik bu pespayelik elbette bir anda başlamadı. “mesela” kelimesi Arapça’dır aman “öztürkçeleştirelim” diye yerine “örneğin” kelimesini alanlara soruyorum. İyi ama o da Ermenice “ORINAG” kelimesinden geliyor. Yani Arapça’sını atıp yerine Ermenice’sini alarak Öztürkçeleştiriyorsunuz ; öyle mi?
Türk milleti, nesiller ve asırlar boyu incelterek, yontarak, öbür dillerle teatide bulunarak Türkçe’yi dünyanın en güzel, en renkli dillerinden biri haline getirmiştir. Esasen çok sağlam ve inanılmaz derecede ifade zenginliğine sahip bu yapıyı büyük dil bilgini ve Türkolog Max Müller’in deyişiyle bu sanki bir dil bilginleri heyeti tarafından icat edilmiş muhteşem kavramlar ve sıygılar anıtını getirmiş getirmiş o 1930’ların şahikasına ulaştırmıştır. Arkadan gelenler ise elli senede bir tilcik leşleri toplu mezarına dönüştürdüler.
Zaman kiplerinin zenginliği yönünden Türkçe dünya şampiyonudur. Bu alanda bütün dillere fark atar.
Türkçe’nin ilim dili olamayacağını söyleyen zavallılar 1890 basımı Türkçe-İngilizce Redhouse sözlüğünde 93000 Türkçe kelimenin İngilizce karşılığı olduğunu bilirler mi?
Öz Türkçe diye yutturmaya kalkıştıkları kelimelerin çoğu uydurukça ve Ermenice ,Fenikece ve eski Cermen dillerinden uydurulmuş kelimelerdir.
Bir milletin dilini bozmaya ve eskidir diye hiç kimsenin uydurukça kelime türetmeye hakkı yoktur. Türkiye’deki bütün edebiyatçıları, dil uzmanlarını göreve çağırıyorum. Türk milletinin dilini bozmak isteyenlerle mücadeleye çağırıyorum. Bir milletin önce dilini bozmaya çalışırlar sonra kavram kargaşası yaratırlar dedenin dilinden anlamaz torun, isterler ki bölünsün dün ile bugün.
Büyük düşünür rahmetli Gaspıralı İsmail bütün Türk dünyası için dilde, fikirde, işte birlik çağrısı yaparken biz Türkiye Cumhuriyeti içerisinde birbirimizin dilinden anlamaz hale getirilmek isteniyoruz.
Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU
|