-

 

Kemal Ermetin  

“Etnik Mozaik Yaygarası” ile gelen Gaflet


Doğu Bloku’nun çöküşü ile birlikte dünya “İDEOLOJİLER MÜCADESİ”nden kurtulmuş, “KÜLTÜR MİLLİYETÇİLİĞİ” rüzgarları hız kazanmıştır. Bu gelişmelerin ilhamı ile başlamış olacak ki, son yıllarda fikir ve kalem adamlarımız, hatta siyaset ve devlet adamlarımız bir “ETNİK MOZAİK” teranesi tutturmuş gidiyorlar.

Türkiye’nin 26 etnik grubun bir ahenkli terkibi olduğunu, yok efendim Türk toplumunun 32 etnik grubun karışımı olduğu iddiaları aldı yürüdü. Farklı toplumlar, ayrı etnik gruplar (ki bu ayrı milletler anlamına getirilmekte.) halinde yaşamakla birlikte bin yıldır beraber yaşadığımızdan ve bu devleti beraber kurduğumuzdan dolayı, ayrılık davası gütmenin anlamsız olduğu tarzında açıklamalar sıkça yapılmaktadır.
Koca aydınlarımız, siyaset ve devlet adamlarımız Güneydoğu ve “KÜRTÇÜLÜK” olaylarına böyle bir geveleme ve böylesi bir “fahiş yanlış”la yaklaşıyorlar. Bir büyük tarih ve kültür hatası yapılmakta ve “KIRK ÇEŞİT BÖLÜCÜLÜK” hareketine ilham ve cesaret verilmektedir.
Bu “ETNİK MOZAİK GAFLETİ” sonucu daha düne kadar kendini “TÜRK” bilmiş olan bölgeler mahalli lehçelerine yönelmişler, alfabeler yazıp ezberlemeye, mahalli lehçelerde dergiler yayınlamaya, dernekler kurmaya başlamışlardır. Mesela Artvin, Ordu ve Bursa’nın Gürcü dili ile de konuşulan çevrelerinde KGB ajanı VANİLİŞİ’nin uydurmalar kitabı elden ele dolaşmaya başlamıştır.
Üzerinde 10.000 yıldır Türklerin yaşadığı ünlü Türk bilgini Kazım Mirşan tarafından kanıtlanmış olan ve 900 yıldan beri artık tam anlamıyla bir TÜRK YURDU olan ANADOLU’ya, geçen bin yıla yakın zamandır “TÜRKİYE” denmiştir. Bütün dünyanın Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet çağları boyunca “TÜRKİYE” bildiği kutlu Türk Vatanı’nda şimdi çıkıp da “YETMİŞ İKİ MİLLETİN” mozaiğinden dem vurabilmek için ya cahil ya da hain olmak gerekir. Hayalî milletler icat edenlerin, bu cennet Türk Yurdu’nu bir “ETNİK MÜCADELELER CEHENNEMİ” haline getirmek için fırsat kollayanların işini kolaylaştırdığı bilinmelidir. “DADAŞ”ın, “LAZ”ın, “KIVIRCIK”ın, “TAHTACI”nın ve “YÖRÜK”ün de ayrı millet, farklı etnik gruplar olduğu mu söylenmek istenmektedir?..
‘Sözde aydınlar’ın iddiaları aksine Anadolu’ya gelen Türk toplulukları Türk veya Müslüman olmayan unsurlarla dost, komşu, ortak, arkadaş, sevdalı olmuş, ancak hiçbir zaman tek tük istisnalar haricinde akraba olmamışlardır. TÖRE ve DİN millî bünyeyi korumuş, Türk nüfusu bu topraklardaki uydurma Bizans sözcüğü ile tanımlanan Doğu Roma İmparatorluğu artığı Hıristiyan topluluklarla bir kan alışverişine girmemiştir.
Selçuklu egemenliğinin kesinleştiği tarihten itibaren ivme kazanan TÜRK GÖÇLERİ Anadolu’daki kozmopolit Bizans nüfusunu azınlık durumuna düşürmüştür. Rum, Ermeni, Süryani, Ceneviz ve hatta kısmen Arap unsurlardan ibaret olan Doğu Roma tebaası önemli oranda Avrupa ve Ortadoğu’ya kaymış, kısmen de İstanbul, İzmir, Çukurova, Mardin, Van gibi illerimizde cemaatler olarak, Türkler ile hiçbir akrabalık bağına girmeden, tamamen hür ve varlıklı toplumlar olarak CUMHURİYET TÜRKİYESİ’ ne kadar gelmişlerdir.
Osmanlı’nın dağılmasından itibaren de Yunanistan, Avrupa, Suriye, Lübnan ve hatta Amerika’ya kendi istekleri ile göçmeleri, Cumhuriyetin kuruluşuna kadar dış tahrikler neticesinde uyguladıkları Türk Soykırımı sebebiyle duydukları suçluluk duygusu veya bütünün parçası olmak düşüncesi neticesinde kısmen İslam’ı benimseyen, Türk olmayan bu unsurlar küçüle dağıla bu güne küçük azınlıklar olarak gelebilmişlerdir. İhanet ve isyan ettikleri için kaçıp göçmeyi tercih eden Karadeniz ve Ege Rumları ile düşmana yaslanıp doğuda katliamlar yaptığı için devletçe “TEHCİR”e tabi tutularak başka bölgelere yerleştirilen bazı Ermeni grupları dışında herkes kendi rızası ve tercihi ile göçmüştür. Tarih ve bilim açıkça ortaya koymaktadır ki, Anadolu Türklerinde MELEZLEŞME süreci yaşanmamıştır. Bu bakımdan Anadolu Türklüğü dünyanın en sağlam, en “ARI” toplumları arasında sayılmaktadır.
Dokuz asırdır bu ülkede EGEMEN BİR MİLLET olarak yaşamış, devletini üç kıtaya yaymış bir milletin kendi öz yurdunda “YİRMİALTIDA BİR” oranına indirgenmeye çalışılması ne cür’ettir?..
Etnik Mozaik yoktur. TÜRKİYE TÜRKTÜR!.. Bu Türk anayurdunda Rum, Ermeni, Süryani, Arap gibi Türk olmayan küçük gruplar vardır. Onlar da büyük Türk Dünyasına Tanrı’nın emanetleridir. Dünya iyi bilir ki Türkiye’dekiler, dünyanın en mutlu azınlıklarıdır. ETNİK MOZAİK furyasına karşı mücadele şart olmuştur. Basın, fikir ve siyaset dünyasındaki gerçek Türk aydınlarına ve eğitimcilerine görev düşmektedir. Kompozit mahalli lehçeleri, bölge ve boy adlarını ve folklorik farkları ayrı millet olma delili olarak göstererek Anadolu Türklüğü’nü küçük lokmalara bölmeye, HAYALÎ MİLLETLER icat etmeye çalışanlara fırsat verilmemelidir!..


www.ufukotesi.com - 04 / 2003  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.