Yazmayı “yaşam biçimi” olarak seçtiğimiz ilk günden bugüne, sıklıkla insanların şu sorusuyla karşılaşmaktayız:
“Yazacak bunca konuyu nereden buluyorsunuz ?”
Türk gazetecisi, Türk yazarı “konu” konusunda çok şanslıdır. Çelişkiler ülkesinde yaşıyor olmanın belki “tek yarar”ı da budur ! Ülkemizdeki hemen her oluşum, yergisel bir yazının “davetiye”sini çıkarır niteliktedir. Bu durum eskiden de böyleydi; TV’deki yorum programlarındaki “ağzı olan konuşuyor” durumundan sonra daha da “böyle” oldu...
|
Asılarak cezalandırılan(!) bir başbakanımıza yöneltilen suçlamalardan biri, örtülü ödenekten bir “cımbız” almış olmasıydı... Sonraki yıllarda ise, başbakanlar örtülü ödeneği babasının malı gibi kullanacak, -dahası- aynı ödenekten “üçkâğıt”çılara milyarlar kaptıracak ve olay üç-beş günde kapanacaktı... “Yazan adam” konu sıkıntısı çeker mi ?..
Amerikan düşmanlığıyla ünlenmiş, 6. Filo’nun erlerini Dolmabahçe’de denize atanların başını çekmiş, yıllarca “komünist”liğiyle prim yapmaya çalışmış niceleri, bugün milyonların gözünün içine baka baka “ABD’nin erdemleri”ni dile getiriyorsa; “yazan adam”a gereç çıktı demektir.
Bugün ülkemizi yönetenler arasında, yakın geçmişte başka bayrakları ay-yıldızlı güzel bayrağımıza yeğleyenler, her fırsatta Atatürk’e ve Türk’ün değerlerine sövmüş olanlar bulunuyorsa; “yazan adam”a gün doğdu demektir.
Gene yakın geçmişte, bir “first lady”nin, hapisteki bir çocuğa acıdığı gerekçesiyle önayak olduğu ve on binlerce “it-kopuk”un aramıza salıverilmesiyle sonuçlanan af sürecinin, ülkeyi bir “kapkaç ve soygun cehennemi”ne çevirmesine ne demeli ? Dört dörtlük bir yazı konusu değil mi ?
Yaşlı ve sağlığı bozulmuş bir başbakanın yönettiği ülke, ekonomi ve güven bunalımı nedeniye erken seçime gitmek durumunda kalıyorsa; seçim sonucunda “gelen gideni aratıyor” ve tam tersi vaatlerle gelen yeni hükümetin ilk “icraat”larından biri vergileri artırmak oluyorsa; binbir zorlukla alınmış bir daire ya da araba “servet”ten sayılıyorsa; “yazan adam” konu kıtlığı çeker mi ?..
Aynı hükümetin “Irak savaşı” ve “ABD’yle ilişkiler” konusundaki “şark kurnazlığı” içeren ve “çevir, kaz yanmasın” özdeyişini anımsatan tutumu ise, haftalardır birçok “yazan adam”ın satırlarına ve “ekran gevezeleri”nin çenesine konuk olduğundan, ayrıca değinmeyi gereksiz görüyoruz...
|