Şimdi yazının başlığına bakıp da, “Süha Özgermi gibi bir deha dururken, sen de kim oluyorsun güzelimize kusur bulacak?” diye bana çıkışmayın... İşin doğrusu, ben Azra Akın’ın şu kapaktaki fotoğrafının dışında herhangi bir suretinden haberdar olmadığım gibi, bu uluslar arası yarışmalarda neyin kriter alındığını da bilmem. Zira her konuda Türkiye’ye cimri davranan bilumum dünya milletleri, 8-10 yılda bir, güzellik tâcını başımıza kondurmakta hiçbir sakınca görmezler... Demek ki, bu konuda inkar götürmez bir üstünlüğümüz var...
Ben daha yazımın ilk paragrafını tamamlamıştım ki, bir güzellik haberi daha geldi.Bir başka kızımız Esra Eron, Avrupa 3. Güzeli seçildi.
|
Ama nedense böylesi uluslar arası başarılardan sonra hemen içime bir kurt düşer. “Acaba buna ne kulp takacaklar?” türünden bir endişe kaplar yüreğimi. Onlar takmasa, biz yerimizde duramayız.. Ne yapar, eder bir kulp buluruz. Şöyle bir düşünsenize, dünya çapında “megastar bir popçu”muz olmuştu, çok geçmedi cılkı çıktı. Ana üryan fotoğraflar orada burada uçuştu... Altın adımlarla Türkiye’ye madalya kazandıran bayan atletimizin özel hayatı, sıfırı tüketmiş ekonominin bile önüne geçti. Dünya Kupası’ndan üçüncülükle dönen Milli Takım’ın bazı oyuncuları, bir şeyhin eşiğini aşındırmaktan DGM’lik oldu... Madalyaya doymayan güreşçilerimiz için yazıldı çizildi...
Yaklaşık bir aydır bekliyorum... Dünya Güzelimiz Azra Akın aleyhinde tek bir satır yazıya rastlamadım. Yahut yazıldı da, ben atladım. Magazin olaylarını fazla takip edemediğimden olsa gerek... Oysa ünlü atalar sözümüz der ki: “Her güzelin bir kusuru vardır...”
Nihayet bir süre önce Posta Gazetesi’nde aralara sıkıştırılmış bir haber gözüme ilişti. Meğer, Dünya Güzeli Türk Kızı, dil kursuna gidecekmiş. Kafamda bir ‘kusur’ takıntısı var ya, bundan âlâsı mı olur? Ha kurs, ha kusur... Türkiye’nin ve dünyanın sıcak gündemini elimin tersiyle itip, oturdum bilgisayarın başına... Hollanda’da doğup büyüyen Azra, dil kursuna gidecek... Hem de ana dilini pekiştirmek için... Türk Güzeli, Türkçe kursunda... Televizyonda bir şampuan reklamında telaffuzuna dikkat edince, kendisine hak verdim. Gitsin. Öğrensin ana dilini. Elin adamı ne der sonra!
İşin doğrusunu isterseniz, şöyle Türkiye’deki duruma bakınca Azra’ya yakıştırdığım bu ‘kulp’ bana pek yavan geldi. İçime sinmedi. Dükkan tabelaları, çocuk adları, baldır bacak durumları ile vaziyeti kurtaran ‘sunucu’lar gözümün önüne gelince, Azra’ya haksızlık ettiğimi anladım. En azından kızcağız iyi niyetli... “Bugüne kadar olmadı, bundan sonra ana dilimi doğru konuşayım” diye yol çıkmanın çabasında... Gurbette doğup büyümüş bir insana yüklenmek yersiz... Dünya Güzeli Türk Kızı’nın Türkçe konusundaki zaafı beni yaralasa da, üstüne varmamak gerekiyor... Şu topraklarda doğup büyüyüp de milli benliğinden kopan onca insan varken, bir gurbetçi kızla uğraşmanın ne anlamı var? Sana artık lafım yok Azra...
BU BÖLÜM SANSÜRLENMİŞTİR
...Türk Milliyetçiliği’ni menfaat kapısı yapmanın dışında, ana yurt Orta Asya’yı günü birlik tur cennetine dönüştürenlerin söyleyeceği çok şey olmalı... Türkçe kursuna gitme ihtiyacı duyan Dünya Güzeli Türk Kızı Azra Akın, farkında olmadan onların suratına öyle bir tokat atmıştır ki, umarız bundan sonra akılları başlarına gelir...
|