Akrep bir gün ırmak kenarında telaşlı telaşlı dolaşır. Bir işi, bir sorunu varmış gibi bir o tarafa, bir bu tarafa gidip gelir, arada düşüncelere dalar bir tutum içindedir. Bu durum suyun kenarında bulunan kurbağanın dikkatini çeker. Kurbağa, akrebin davranışlarını izlemeye başlar ve bir derdi olduğu kararına varır. Ona yardımcı olmak ister. –“Akrep kardeş bir derdin mi var?” diye sorar. Akrep: -“Evet. Karşıya geçmek istiyorum, fakat yüzmede bilmiyorum, bir aracım da yok” der. Kurbağa bunun üzerine akrebe yardım edebileceğini söyler. Akrep can kulaklığı ile dinler ve neşelenir. Kurbağa, akrebi bir şartla karşıya geçirebileceğini,yoksa yardım edemeyeceğini akrebe söyler. Akrep, o şartın ne olduğunu sorar.
Kurbağa -“Şayet akrepliğini bırakır, beni sokmamaya söz verirsen, seni karşıya geçirebilirim” der. Akrep bu teklifi hemen canı gönülden kabul ettiğini söyler. Bu sözleşmeden sonra ikisi de dostluk kurduklarına sevinirler. Kurbağa, akrebe daha içten davranır. Akrebin arzusunu yerine getirmek için suyun kenarına gelir ve akrebi sırtına bindirir. İki dost sohbet ede ede ırmağı geçmeye başlar.
Irmağın tam ortasına geldiklerinde akrep, kurbağaya seslenir: -“Bak dostum, kendimi buraya kadar tutabildim. Artık dayanamıyorum iğnemi sana batırmadan rahat edemeyeceğim. Kusura bakma” der.
Bu sözü duyar duymaz kurbağa acele ile sulara dalar ve akrebi sırtından düşürür. Akrep, kötülüğünün cezasını çeker. Irmağın sularında boğulur.
“Olmayanları Araştırma Enstitüsü” olarak çalışan bazı kurumlardaki araştırmacılardan bazıları da akrep huyundan gider gibidirler. Bindiği dalı kesenler, kötülük yaptıktan sonra iyilik yaptıklarını iddia ederler aramızda dolaşıp duruyorlar. Fırsat ve imkan buldukça söz ve davranışlarıyla milletimizi incitip gücendirmekten çekinmeyen ve milletimizin geleceğini karartma arzusunda olanların akrepten ne farkı vardır? Bunlara nasıl güvenelim?
Milletimizin defterini dürmek için huylarını değiştirmeden çözüm üretip son anda ihanetiyle övünenlerin olduğu da tarihimizin tozlu sayfaları içinde vardır. Bu akrepler çıkardıkları yangında kendileri de yanmıştır. Kötülükleri günümüze kadar dillerden düşmemiştir ve düşmeyecektir. Akrep huylu olanlara fırsat ve imkan vermek, düşmana silah vermektir. Ona kale kapılarını açıp buyur etmektir. Milletin iradesini akrep zehriyle uyuşturup etkilemek isteyenler, kendilerini kahraman ilan etseler de tarih onları kahraman değil, ancak birer zehir şırıngası olarak yazacaktır.
Diğerlerini araç olarak kullanmayı alışkanlık haline getirenler, millet tarafından boğulmak üzere denizin derinliklerine gömülecektir. Akrep huylu olanlar bile bile kendi ölümlerini de kendileri hazırlayacağından, yaptıkları kendileri içindir. Milletimizin düşünce, duygu ve davranışlarını sahte dostluklara veya önemli biriymiş gibi davranarak zehirlemek isteyenler, akıllarını başlarına almalıdır. Bazı akrepler zaten bu huyların cezasını çekmiştir. Diğerleri de bundan ders almalıdır. Milleti zehirledikten sonra kurtarma çabasına girişenlerin bu tutum ve davranışları gerçekçi değildir. Timsah gözyaşları dökmek, yalancılık sahtekarlık ve ikiyüzlülüğün ta kendisidir.
Sık sık gündem değiştirerek millet için önemli olan konuları önemsizleştirmek, perdelemek, gerçekliği gizleme yöntemi olarak kullanmak, millete tehlikeyi haber vermek isteyenleri etkisizleştirmek bu millete düşmanlıktır. Milletin çıkarları aleyhine imzalar atma cüretinde bakınanlar ise, geleceğimizi zehirlemek isteyen akreplerdir. Bu akreplerin ürediği çevreyi de çok iyi temizlemek bilimsel yöntemlerle ve stratejilerle olabilir. Yabancılarla işbirliği içinde bulunan akrep huyluların merhametine muhtaç olmak, yol almaya ve ölüme davetiye çıkarmak, beka davasından vazgeçmek demektir. Akrep huylulara karşı el ele, gönül gönüle, sırt sırta verme zamanı çoktan gelmiştir. Akrep huylulara imkan ve fırsat verilmemesi dileklerimle....
|